Kürt Meselesinde Algılar ve Barış Süreci Önündeki Sosyo-Psikolojik Engeller - ÖZET

Yazar / Referans: 
A. Betül Çelik
Tarih: 
18.04.2013
  • Çatışmalı toplum duyguları, düşünceleri ve davranışları olumsuz yönde şekillendirir ve “öteki” olarak görülen bireyler çatışma sırasında ve sonrasında birbirlerine karşı kalıplaşmış katı duygular ve düşüncelere sahip olurlar.
  • İzmir’deki Kürtler ve Türklerin Kürt meselesinin nedenlerden bazılarında büyük bir algısal farklılık göstermektedirler. Türklerin çoğunluğunca sorunun en büyük nedeni olarak “bölgesel geri kalmışlık” ve “dış mihrakların manipülasyonu görülürken”, Kürtlerde bu nedenler ağırlıklı olarak “Türkiye’deki yetersiz demokrasi” ve “kültürel hakların reddi” olarak görülmektedir.
  • Önyargı, bireyi sadece ait olduğu kimliklerden birine hapsetmek ve o kimliği de genelde olumsuz sıfatlarla tanımlamaktır. Her iki kesimin (Türkler ve Kürtler) de birbirinden farklı olmakla birlikte önyargıları ve olumsuz düşünceleri yüksektir.
  • Eğitim sistemi “öteki”ni tanıma ve kabullenme süreçlerine olumlu bir katkıda bulunmamakta, aksine eğitim seviyesi yükseldikçe öteki tanımı çoğalmaktadır. Bu gibi durumlarda Uyuşmazlık Çözümü literatürü bize bu grupların kaliteli temasa geçirilmesi gerektiğini söyler. Kaliteli temas,
  1. “öteki” olarak görülen gruplardan bireylerin eşit şartlarda bir araya getirilmesi;
  2. bu grupların ortak amaçlar belirlemesine yardımcı olunması;
  3. bu ortak amaç sağlanmaya çalışılırken gruplar arası dayanışmanın sağlanması ve
  4. bütün bu sürecin yetkili otoriterlerce desteklenmesidir.
  • “Öteki”leştirme süreçlerinin beslediği duygu ve düşünce kalıplarının zayıflatılması ve demokrasi kültürünün yaygınlaştırılması sosyal ve siyasi bir gündemle desteklenmelidir. Bir yandan eğitimimizdeki “öteki”leştiren ders materyalleri ayıklanmalı, birbirini “öteki” olarak gören gruplar kaliteli temasa geçirilmeli, tüm bu süreçler siyasi bir kararlılıkla desteklenmelidir.

SİVİL TOPLUM NE YAPMALI?

  • Direkt veya dolaylı yollardan yapılan müzakereler veya anayasa yazım süreçleri çatışmanın sadece siyasi, hukuki, ekonomik ve güvenlik boyutuna el atabilir. Fakat barış süreçlerinin başlaması, sürdürülmesi ve kalıcı kılınması için bu süreçlerin toplum tarafından benimsenmesi, ya da en iyi koşulda bozulmaması gereklidir.
  • Bu yüzden de toplumda taraflar arası güven inşaası, önyargıların yıkılması, travma tedavisi, geçmişle yüzleşme ve adaletin tesisi konuları önem kazanmaktadır- ki bu konular müzakere ve anayasa yapımı gibi yapısal yöntemlerle çözülemez.
  • Bütünsel barış süreci makro süreçlerin bu tür mikro süreçlerle birbirinden haberdar ve birbirini tamamlayıcı şekilde planlanmasını gerektirir. Aynı zamanda bu süreçler bir yandan geçmişle yüzleşirken bir yandan da geleceği inşaa etmelidir.