Yargıtay Bu Kez Diyarbakır'ı Yetkili Buldu

Yazar / Referans: 
Tansu Pişkin, Bianet
Tarih: 
18.02.2019

Yargıtay 5. Ceza Dairesi barış bildirisi imzacısı bir akademisyenin dosyasında, akademisyenin yaşadığı şehir olan Diyarbakır'daki ACM'leri yetkili buldu. Yargıtay aynı konudaki başka bir dosyada İstanbul'u yetkili bulmuştu.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi imzacısı bir akademisyenin dosyasında akademisyenin ikamet ettiği Diyarbakır’daki ağır ceza mahkemelerini yetkili buldu.

Akademisyenin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) görülen ilk duruşmasında mahkeme yetkisizlik kararı vermiş, dosya “görevli ve yetkili” bulunan Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

Diyarbakır’daki mahkemenin de yetkisizlik kararı vermesi üzerine meydana gelen yetki uyuşmazlığını sonuçlandırmak için devreye giren Yargıtay dosyanın yetkisinin Diyarbakır ACM'de olduğuna karar verdi.

Yargıtay daha önce İstanbul’u yetkili bulmuştu

Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne yetki uyuşmazlığının giderilmesi ve yargı yerinin belirlenmesi istemiyle Mersin’de yaşayan bir akademisyenin dosyası daha gitmiş, yetkili mahkemeye İstanbul ACM olarak karar verilmişti.

Ancak son alınan kararda Diyarbakır 4. ACM’nin verdiği yetkisizlik kararı yerinde görülmeyerek kaldırıldı.

Dosyanın mahalline (Diyarbakır) gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmesine karar verildi.

İstanbul'da 15 dosyada yetkisizlik kararı

İstanbul’da devam eden akademisyen yargılamalarında yetkisizlik kararı ve/veya talebine ilişkin mahkemeler farklı kararlara imza attı.

Bugüne (18 Şubat) kadar toplamda 15 kişinin dosyasında yetkisizlik kararı verildi:

- Selim Çakmaklı (36. ACM – Mersin), Hakan Mertcan (14. ACM – Mersin), Ahmet Kerim Gültekin (28. ACM – Munzur), Esengül Ayyıldız (27. ACM - Adana), Bülent Şık (22. ACM - Antalya), Halis Ulaş (30. ACM - İzmir), Aydın Arı (30. ACM - İzmir), Hanifi Kurt (30. ACM - İzmir), Güven Bakırezer (30. ACM - İzmir), Adem Yeşilyurt (30. ACM - İzmir), Remezan Alan (30. ACM - Mardin), İzge Günal (36. ACM - İzmir), Halil Resmi (36. ACM - İzmir), Cengiz Erçin (36. ACM - Kocaeli), Adnan Şahin (14. ACM - Dersim),

11 dosyada yetkisizlik talebi reddedildi:

- Hakan Altun (30. ACM), Süleyman Ulutürk (22. ACM), Fikret Uyar (37. ACM), Alaattin Selçuk Ertekin (37. ACM), Düzgün Uğur (26. ACM), Serdar Tekin (33. ACM), Candan Badem (33. ACM), Aslı Davas (26. ACM), Turgay Kurultay (26. ACM), Taylan Koç (23. ACM), İnci Solak (13. ACM).

Yetkisizlik nedir?

Mahkemenin davada kesin yetki bulunması hali, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-ç hükmü uyarınca dava şartı olarak kabul edilir.

Yetkisizlik HMK madde 115’e göre, taraflarca her aşamada ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de her zaman araştırılabilir.

Mahkeme, davalının kesin yetki itirazını haklı bulur veya kesin yetki kuralı uyarınca kendisinin yetkisiz olduğu kanısına varır yahut ilk itiraz olarak ileri sürülen yetkisizlik iddiasını haklı bulursa, yetkisizlik kararı verir. Mahkeme, yetkisizlik kararında, yetkili mahkemeyi de gösterir.

Yargıtay nasıl devreye girer?

HMK’nın 22. maddesine göre,

1) Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına herhangi bir engel bulunduğu yahut iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesinde tereddüt ortaya çıktığı takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtay’a başvurulur.

2) İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.

Akademisyen yargılamaları hakkında

10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu.

Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı.

Terörle Mücadele Kanunu 7/2

Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

(TP)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/205590-yargitay-bu-kez-diyarba...