Barış Talebi Cezalandırılamaz

Yazar / Referans: 
İnsan Hakları Derneği
Tarih: 
07.03.2019

Bilindiği gibi Barış İçin Akademisyenler 11 Ocak 2016’da kamuoyuyla paylaştıkları “Bu Suça Ortak Olmayacağız!” başlıklı imza metninin ardından tehdit edildiler, adli ve idari soruşturmaların öznesi oldular, ihraç edildiler, seyahat özgürlükleri ve çalışma özgürlükleri ihlal edildi. İfade özgürlükleri ve akademik özgürlükleri yok sayıldı.

Bu baskının son halkasında, aynı iddianameye dayanarak farklı ağır ceza mahkemeleri farklı cezalar vermeye devam ederken Prof. Dr. Füsun Üstel’in Terörle Mücadele Yasasının 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca aldığı mahkûmiyet kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından onandı.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrasına göre “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır”. Yasa koyucu bu hükmün gereğini yerine getirmek amacıyla, 3713 Sayılı Kanun’un 7/2. maddesini 6459 Sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değiştirmiştir. İlgili değişikliğin gerekçesi olarak “AİHM şiddete teşvik edici nitelikte olmayan açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, içeriğinde şiddete başvurmayı cesaretlendirici ifadeler yer almayan ya da kişileri silahlı isyana teşvik edici nitelikte olmayan açıklamalar nedeniyle bireylerin TMK’nın 7 maddesi 2. fıkrası çerçevesinde cezalandırılmasını ifade özgürlüğüne aykırı bulmaktadır” denilmiştir. Bu sebeple yasaya “cebir şiddet ve ya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ve ya övecek ya da bu yöntemleri başvurmayı teşvik edecek şekilde” ibaresi eklenerek suçun standartlarının AİHM kararlarına uygun hale getirildiği ifade edilmiştir.

AİHM’in Türkiye’nin terör mevzuatıyla ilgili 240’dan fazla karar vermiştir. Bu kararlarda geliştirilen ölçüte göre bir bildirge “bazı pasajları Türk Devleti hakkında aşırı olumsuz bir tablo çizse ve bu şekilde, anlatıma düşmanca bir ton verse de bu olumsuz dil şiddeti, silahlı direnişi veya ayaklanmayı teşvik etmediği veya nefret söylemi niteliği taşımadığı” sürece cezalandırılamaz.

Nitekim AİHM, Gümüş ve Diğerleri kararında; “sivil halkın bombalandığını”, “saldırının bir savaş niteliği taşıdığı ve bu nedenle 1949 Cenevre Sözleşmelerinin uygulanması gerektiğini”, “saldırının soykırımı andırdığını”, “Kürt halkının katliama tabi tutulduğunu” söyleyen bir bildiriyi imzalamaları nedeniyle başvurucuların cezalandırılmasının AİHS’in 10. maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Bu Suça Ortak Olmayacağız isimli Bildirgenin soruşturulması ve cezalandırılması AİHM’in Gümüş ve Diğerleri ve benzeri onlarca kararda tespit edilen ve geliştirilen ifade özgürlüğü ölçütlerinin açıkça inkârı anlamına gelmektedir.

Farklı savcılıklar, metnin 301. madde altında soruşturulmasına izin veren Adalet Bakanlığı ve hüküm kuran çok sayıda ağır ceza mahkemesi ardından şimdi de Bölge Adliye Mahkemesinin akademisyenlere ve akademik özgürlüğe açık bir saldırı niteliğini taşıyan bu tutuma katılması, Türkiye’de yargının uluslararası insan hakları sözleşmelerini ve dolayısıyla Anayasa’yı dikkate almaksızın karar verdiklerini, bağımsızlıklarını tümüyle yitirdiklerini ortaya koymaktadır.

Türkiye yargısının ve devletin uluslararası insan hakları standartlarını tamamen hiçe saydığının bir sembolü haline gelen yargılamaların derhal sonuçlandırılarak bu metni imzaladığı için yargılanan tüm akademisyenlerin derhal ve gecikmeksizin beraatine karar verilmesi gerekmektedir.

Bu düşüncelerle;

İnsan Hakları Derneği, ulusal ve uluslararası tüm akademik dünyayı bu adaletsizlik ve hak ihlaline karşı durmaya;

Halen önünde Barış için Akademisyenlerle ilgili başvurular bulunan Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni bu adaletsizliği durdurmak için bu davalara öncelik vererek gecikmeksizin karar vermeye;

Ağır ceza mahkemelerini, diğer BAK davalarının Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun bir şekilde sonuçlandırılarak tüm akademisyenlerin beraati yönünde karar vermeye davet eder.

Barış İçin Akademisyen davalarının takipçisiyiz, Füsun Üstel’in ve tüm Barış İçin Akademisyenlerin yanındayız!

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Kaynak: https://www.ihd.org.tr/?p=8423