Ahmet Atıl Aşıcı'nın Beyanı

Yazar / Referans: 
Hikmet Adal, Bianet
Tarih: 
19.03.2019

"İddianamede savcı, imzaların atıldığı dönemdeki siyasi konjonktüre atıf yapıyor. Yasaların ve hukukun siyasi konjonktürden bağımsız işlemesi gerektiğini, ihmal edilebilir hukuk bilgime rağmen, hissedebiliyorum."

İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümünden Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı'nın Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz. 

Sayın başkan ve sayın heyet,

Ocak 2016 tarihinde imzalamış olduğum bir metin nedeniyle “terör propagandası yapma” iddiasıyla açılmış olan dava nedeniyle karşınızda bulunuyorum.

Bugüne kadarki savunmalarda birçok meslektaşım bu bildirideki ifadelerin neden suç unsuru olarak görülemeyeceğini, iddianamedeki maddi hataları, mesnetsiz iddiaları birçok kere ortaya koydular. Bu konulardaki savunmayı avukatlarıma bırakıp kısaca birkaç hususa değinmek istiyorum.

Öğrencilik yıllarımdan beri Türkiye’de Yeşil hareketin içinde oldum. Yeşil hareketin en temel ilkelerinden biri şiddetsizliktir. 

İddianamede, Bese Hozat adında, kim olduğunu bilmediğim bir kişiden aldığım talimatla terör örgütü propagandası yapmakla suçlanıyorum. Bu iddia, yaşadığım hayatın gerçekleriyle örtüşmemektedir.

Ne imzaladığım metinde şiddete çağrı ya da bir örgütün propagandası ne de benim böyle bir kastım vardır. İddianamede de zaten üzerime atılan suçun maddi ve manevi unsurları yer almamaktadır.

Metni imzaladığım günlerde Türkiye en karanlık dönemlerinden geçmekteydi. Sosyal medyada metni görmeden önce “annesinin sokak ortasında kalmış cansız bedenini pencereden attığı taşlarla hayvanlardan korumaya çalışan bir gencin” yaşadıklarını okuduğumu hatırlıyorum.

Sivil halkın bu ve benzeri birçok hak ihlali yaşadığı bir dönemde, bu olayların son bulmasını istemek vicdanımın gerektirdiği bir zorunluluktu. Bu tür hak ihlallerini eleştirmekten başka bir kastım olmamıştır.

Bu talebi özgürce ifade edebilme hakkımın Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla koruma altında olduğunu düşündüğümden bu imzayı attım.

Sayın mahkeme heyeti,

Benzeri imza kampanyaları geçmişte de yapıldı diye biliyorum. Sivil halka karşı hak ihlallerinin sonlanmasını talep etmek o günlerde bir suçun konusu yapılmamışken, bugün neden karşınızda olduğumu anlamakta zorluk çekiyorum.

İddianamede savcı, imzaların atıldığı dönemdeki siyasi konjonktüre atıf yapıyor. Yasaların ve hukukun siyasi konjonktürden bağımsız işlemesi gerektiğini, ihmal edilebilir hukuk bilgime rağmen, hissedebiliyorum.  

Hakkımda iddia edilen suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatimi talep ediyorum.

(AAA/HA)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/206589-ahmet-atil-asici-nin-be...