Bir Akademisyene 2 Yıl 1 Ay Ertelemesiz Hapis Cezası

Yazar / Referans: 
Tansu Pişkin, Bianet
Tarih: 
26.03.2019

25. ACM'de akademisyen Gevher Gökçe hakkında kararını açıklayan mahkeme, "örgüte üye olmamakla birlikte örgüte yardım" suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezasına hükmetti.

Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini  imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti.

25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde (ACM) Sabancı Üniversitesi'nden Ayşe Gül Altınay'ın üçüncü, MSGSÜ'den ayrılan Yrd. Doç. Dr. Gevher Gökçe'nin ikinci, Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Taha Karaman, Mardin Artuklu Üniversitesi'nden Güneş Kan Yukuş ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Arş. Gör. Serap Sarıtaş'ın birinci duruşmaları görüldü.

Heyet, ilk duruşmaları görülen Sarıtaş, Karaman ve Yukuş'un dosyalarında mahkemenin yetkisizliğine karar vererek dosyaları akademisyenlerin son görev yaptığı illerdeki nöbetçi ağır ceza mahkemelerine gönderdi.

Gevher Gökçe'nin duruşmasında ise kararını açıklayan mahkeme, "örgüte üye olmamakla birlikte örgüte yardım suçunun sübuta erdiğine kanaat getirerek" hakkında 2 yıl 1 ay hapis cezasına hükmetti.

Altınay'ın duruşmasında mütalaa açıklandı

Ayşe Gül Altınay ve avukatı Fikret İlkiz'in hazır bulunduğu duruşmada savcının esas hakkında mütalaasını dosyaya yazılı olarak sunduğu görüldü.

Altınay'dan "örgüte üye olmamaklar birlikte örgüte yardım" suçlamasıyla istenen ek savunması soruldu. Altınay önceki beyanlarını tekrar ederek ekleyecek bir hususu olmadığını kaydetti.

Avukat Fikret İlkiz, ek savunmasını yazılı olarak dosyaya sunduğunu ifade etti ve esasa karşı savunmalarını hazırlamak için süre talebinde bulundu.

Mahkeme, süre talebini kabul ederek duruşmayı 21 Mayıs'a bıraktı.

Mahkeme başkanı: Onu yapan da terörist

Gevher Gökçe, "örgüte üye olmamakla birlikte örgüte yardım" suçlamasıyla istenen ek savunmasını mahkemeye sundu.

Ardından esasa ilişkin savunmasını sunan müdafii Muhammed Saylık, mahkemeye sokağa çıkma yasakları döneminde hazırlanan raporları sundu ve medyada yayınlanan haberleri hatırlatarak müvekkilinin vicdani olarak bunlardan rahatsızlık duymasının olağan olduğunu söyledi. 

Saylık, "Hatırlarsanız bir teröristin arabanın arkasında sürüklenirken görüntüleri medyada dolaşıyordu" dedi. Mahkeme başkanı, "Bana sorarsınız bunu yapan da terörist. Başkasının yaptığı bir kötülüğü kameraya alıp bunu yaymak da kötülük. Halkta infial yaratma girişimi olarak değerlendiriyorum ben" diye konuştu.

Saylık ise o dönem çıkan başka haberleri hatırlatarak müvekkilinin bildiriyi imzalamaktaki haklılığına vurgu yaptı ve eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını savundu. Müvekkilinin beraatine karar verilmesini istedi.

2 yıl 1 ay hapis cezası

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, "bildiriye imza atmak şeklindeki eylemin örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme şeklinde sübuta erdiği anlaşılmakla, sanığın eylemine uyan TCK'nın 314/3 ve 220/7 maddesinin 1. cümlesi delaletiyle suçun işleniş biçimi dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaştırmayı gerektirecek bir unsur bulunmaması nedeniyle TCK'nın 314/2 maddesi gereğince takdiren alt sınırdan ceza tayini ile sanığın 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına; sanığın eylemi bilerek ve isteyerek örgüte yardım şeklinde olduğundan TCK'nın 220/7 maddesi 2. cümlesi gereğince yardımın niteliği de dikkate alınarak cezasından takdiren en üst sınırdan 2/3 oranında indirim yapılarak sanığın 1 Yıl 8 Ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; sanığın eyleminin 3713 Sayılı Kanunun 3. maddesinde sayılan terör suçu olduğu anlaşılmakla 3713 Sayılı Kanunun 5/1 maddesi gereğince cezasında yarı oranında artırım yapılarak sanığın 1 Yıl 18 Ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; sanığa verilen cezanın geleceği üzerindeki etkileri nazara alınarak cezasından TCK'nın 62 maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirim yapılmasına ve sanığın 1 Yıl 13 Ay hapis cezası ile cezalandırılmasına" karar verdi.

TCK 220/7

Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek olan ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.

TCK 314/2

TCK madde 220/7’ye göre suçlanan kişiye verilecek cezayı kapsayan maddedir. Buna göre, örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

TMK 5/1

Bu maddeye göre, yukarıda tanımlanan suçtan ceza alan kişiye verilen ceza yarıda bir oranında arttırılır.

Ertelenmeyen mahkumiyet kararı, sanık ve müdafiinin itirazıyla İstinaf Mahkemesi'ne taşınacak. İstinaf kararı onayacak ya da bozacak.

"Örgüte bilerek ve isteyerek yardım"

Mahkeme ayrıntısını gerekçeli kararda açıklamak üzere 1 yıl 13 ay hapis cezasını şu ifadelerle gerekçelendirdi:

"Yapılan yargılama ve dosya kapsamında mevcut delillere göre, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarının bir bölümünü bölmeyi dolayısıyla toprak bütünlüğünü bozmayı hedefleyen PKK/KCK terör örgütünün unsurlarından olan Demokratik Toplum Kongresinde 14 madde halinde açıklanan deklarasyonla, açıkça, ayrı bir yargı teşkilatı, vergi toplama yetkisi, sağlık hizmetlerinin ayrılması şeklinde ancak bir bağımsız devletin tekelinde bulunması gereken yetkileri talep ettiğini ilan ederek aynı doğrultuda örgütün silahlı militanları ile fiilen işgale yeltendiği, yerleşim birimlerini ağır silahlarla devlet egemenliğinden koparmaya çalıştığı bir konjonktürde örgüt yöneticilerinin ‘Kürt dostlarına ve tüm demokratik çevrelere de Kürdistan'daki bu direnişe ayağa kalkarak ve ayaklanarak sahip çıkmalarını belirtiyorum ve bu temelde çağrı yapmak istiyorum’ şeklindeki açıklama ve ayrıca yine ‘Türkiye'nin bütün demokratik ve toplumsal özgürlük güçlerini, siyasi partileri, şahsiyetleri, kanaat önderlerini, inanç toplulukları ve kurumlarını Kürt halkının yürüttüğü meşru ve haklı mücadeleye ve taleplerine destek vermeye davet ediyoruz’ şeklindeki çağrı üzerine, bir yandan özyönetim ilanının yapıldığı ve güvenlik güçlerinin operasyonları sebebiyle terör örgütünün zayiat vermeye başladığı, zor duruma düştüğü bir zamanda, örgütün amacının tehlikeye düştüğü bir ortamda, örgütün yeniden moral kazanması, yurt içinde ve uluslararası alanda destek sağlayıp suç işleme iradesini kuvvetlendirerek örgütün eylemlerine devam etmesini sağlaması, diğer yandan devletin operasyonlara son vererek örgütün amacına ulaşmasına engel bir durumun kalmaması için söz konusu metnin ustalıkla, operasyonlar sırasında sivillerin zarar görmemesi adına sokağa çıkma yasağı ilanı ve daha fazla şehit verme riskine rağmen sivil vatandaşların korunmasına özen gösterilerek yapılan operasyonların terör örgütü militanlarına karşı değil de sanki bölge halkına karşı yapılmışçasına manipüle edilerek, işgal girişiminde bulunan ve Türk Ceza Kanununun Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar Bölümünde düzenlenen ve cezai yaptırım bakımından en ağır birkaç suçtan birisi olan devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak fiilini işleyen PKK/KCK terör örgütünün, adı dahi belirtilmeden örgütün amacını kolaylaştıran bahsi geçen bildiriye imza atmak şeklindeki eylemin örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme şeklinde sübuta erdiği anlaşılmakla..."

Muhalefet şerhi

Mahkemenin oy çokluğuyla verdiği karara, üye hakimlerden Buket Özkoyuncu şu ifadelerle muhalefet şerhi düştü:

"Sanığın eyleminin PKK/KCK terör örgütü propagandası yapma suçunu oluşturduğu ve 3713 sayılı yasanın 7/2 maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim."

Akademisyen yargılamaları hakkında

10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu.

Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı.

26 Mart 2019 itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 558 oldu. 117 akademisyen 1’er yıl 3’er ay; 14 akademisyen 1'er yıl 10'ar ay 15'er gün; 6 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay; 2 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay 22'şer gün; 16 akademisyen 2 yıl 3 ay; 4 akademisyen 2 yıl 6 ay; 3 akademisyene 2 yıl 1 ay; 1 akademisyen 3 yıl olmak üzere davası sonuçlanan toplam 163 akademisyenin tamamı hapis cezasına mahkum oldu. 

HAGB

Akademisyenlerden 12 kişi verilen mahkumiyet kararlarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmedi: 3 kişinin mahkumiyet kararı mahkemenin kanaatiyle ertelendi.

2 yılın üstünde kalan mahkumiyet kararlarıyla birlikte bugüne kadar 31 akademisyen dosyası İstinaf Mahkemesi’ne taşındı. İstinaf Mahkemesi 31 kişiden 1’inin mahkumiyet kararını onadı.

Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava TMK 7/2'den sürüyor.

(TP)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/206793-bir-akademisyene-2-yil-...