İclal Ayşe Küçükkırca'nın Beyanı

Yazar / Referans: 
Tansu Pişkin, Bianet
Tarih: 
15.07.2019

"Eğer aylarca bomba sesleriyle yaşıyorsanız, öğrencileriniz abluka nedeniyle derslere gelemiyorsa, sesinizi duyurmak için her şeyi yapıyorsunuz."

Mardin Artuklu Üniversitesi Felsefe Bölümünden Yrd. Doç. Dr. İclal Ayşe Küçükkırca'nın Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.

Sayın Mahkeme Heyeti,

Savunmamda ilk olarak hangi koşullar altında bildiriyi imzaladığımı ifade edeceğim, sonrasında ne amaçla imzaladığımı açıklayacağım, son olarak ise iddianamede yöneltilen birkaç noktaya yanıt vererek sözlerimi bitirmek istiyorum.

1. Koşullar: 

İmzayı attığım dönemde, çatışmaların devam ettiği Diyarbakır’ın Suriçi bölgesine 50 metre uzaklıkta yaşamaktaydım.

28 Kasım 2015 tarihinde Tahir Elçi’nin öldürüldüğünü silah seslerini duyduktan sonra öğrendim. O gün Suriçi bölgesinde 4. sokağa çıkma yasağı başlatıldı ve 9 Mart 2016 tarihine dek sürdü. O dönemde biz aylardır bomba sesleri altında yaşıyorduk. Suriçi’ndeki halk ise bombaların altında kamıştı.

Yaşadığım yerin çatışmalara çok yakın olması dışında, benim çalışma alanım “ev mekanı”.  İçinde genellikle ailelerimizle yaşadığımız bu kurucu mekanın farklı insanlar için farklı anlamları var.

İnsanların bir binayı, bir harabeyi, bir mahalleyi, bir kenti, bir tarlayı, yaylayı, bir ahırı, bir ülkeyi, bir coğrafyayı kendilerine hangi koşullar altında ev belledikleri üzerine düşünüyorum. İnsanların ne zamanlar evlerinden kaçtıkları, evlerini hangi koşullar altında terk ettikleri ya da etmedikleri üzerine kafa yoruyorum.

Ev mekanı, tarih boyunca insanlar için de doğadaki bir çok canlı için de vazgeçilmez ve kurucu bir mekan olagelmiş. Çatışmalar boyunca evlerini terk etmek zorunda kalan insanları evimin içinden izledim ve bu izleme süreci de bildiriyi imzalamamı hazırlayan koşullar arasındaydı.

Tüm bunlardan söz etmemin nedeni elbette ki çok yalın: Eğer aylarca bomba sesleriyle yaşıyorsanız, öğrencileriniz abluka nedeniyle derslere gelemiyorsa, sesinizi duyurmak için her şeyi yapıyorsunuz. Gazetelere olan biteni anlatan yazılar da yazıyorsunuz, çocuk bezi de alıp ihtiyacı olanlara dağıtıyorsunuz, bu konuda yazılmış bildirilere imza da atıyorsunuz. 

Ancak “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metnine attığım imza elbette ki Diyarbakır’da bomba sesleri altında yaşıyor oluşum, ev mekanı çalışıyor olmam ya da ev’sizleşen insanları bizzat izlemek zorunda kalmam gibi öznel koşullara indirgenemez. 

Bildiriyi imzalamamı sağlayan nesnel koşul; insanlığın bir üyesi olarak öncelikle ezilen, haksızlığa uğrayan her insan ve canlı ile kurduğum, her gün itinayla yenilediğim eşit yurttaşlığa dayanan bir dünya tahayyülüne sahip, eşitliğe, özgürlüğe ve kardeşliğe olan inancını koruyan sıradan bir vatandaş oluşumla açıklanabilir diye düşünüyorum. 

2. Bu koşullar bağlamında bildiriye imza atmamın iki amacı var:

Son 15 senedir siyaset felsefesi alanında ders veriyorum ve toplumsal sözleşme teorileri, modern devletin oluşumu ve gelişimi özel ilgi duyduğum alanlardan biri.

Bu anlamda devlet ile yurttaşlar arasındaki denetim/denge mekanizmasının ve kuvvetler ayrılığının nasıl işlediklerinin, bir vatandaş olarak devlete, Türkiye’de yaşayan yurttaşlara yönelik taşıdığım sorumlulukların ve sahip olduğum hakların bilincinde bir yurttaşım. Bir sözleşme toplumunda yaşıyor olduğum ve (ana)yasal/hukuki korunma hakkımın olduğu düşüncesiyle:

İlk olarak, bombalar altında kalmış insanların yaşamlarının kurtulması için bildiriyi imzaladım.

İkinci olarak ise, süregiden çatışmaların durmasının Türkiye’de barışın inşası için birincil adım olduğunu düşündüğüm için bildiriyi imzaladım.

3. Son notlar:

Bu talebi de doğal olarak ekonomik ve siyasi ilişki içinde olduğum, Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten hükümete yönelttim. 

Bese Hozat dahil hiç kimseden talimat almadım. Hayatım boyunca kimseden talimat almadım, hiç kimseye, merciye biat etmedim.

Bu bildiriye imza atarak, devlet dahil hiç bir kuruma ya da kişiye hakaret ettiğimi düşünmüyorum.

Bildiriyi imzalama nedenim barış çağrısı olsa da, belirtmek isterim ki imza attığım bildirinin mesajı her ne olursa olsun; düşüncem nedeniyle yargılanıyor olmaktan hicap duymaktayım ve insanlık onuruma bir saldırı olduğunu düşünüyorum.

Hakkımdaki suçlamaların hiçbirini kabul etmiyor derhal beraatimi talep ediyorum.

(İAK/TP)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/210452-iclal-ayse-kucukkirca-n...