Barış İçin Akademisyenler Dayanışma Grubu Raporu

Tarih: 
21.03.2016

1.      GENEL DURUM TESPİTİ

Barış İçin Akademisyenler’in (BAK) “Bu suça ortak olmayacağız!” şiarıyla 11.01.2016 tarihinde İstanbul ve Ankara’da eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği basın açıklamasında kamuoyuna duyurduğu imza metni, büyük bir çoğunluğu Türkiye’deki üniversitelerde görev yapmakta olan 1128 akademisyen ve araştırmacı tarafından imzalanmıştır. Basın açıklamasından sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, birçok hükümet yetkilisinin yaptığı açıklamalarda ve Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Genel Kurulu, Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) ve çeşitli üniversite rektörlükleri tarafından yayınlanan bildirilerde imzacı akademisyen ve araştırmacılar “terör destekçisi”, “vatan haini” gibi ithamlarla karşılaşmış, ulusal ve yerel basın organlarının çoğunda açıkça hedef haline getirilmiştir.

Basın açıklamasını takip eden günlerde adeta bilinçli bir linç kampanyası örgütlenmiş, imzacı akademisyen ve araştırmacılara yönelik tehdit, korkutma, hedef gösterme vakaları ortaya çıkmış ve birçok arkadaşımızın can güvenliği tehlikeye girmiştir. Ayrıca, Cumhurbaşkanının sözlerini “emir” telakki eden üniversite rektörlükleri, herhangi bir hukuki dayanak olmaksızın idari soruşturma süreçleri başlatmış ve işten atma, “tedbiren uzaklaştırma” gibi hukuk dışı uygulamalara imza atarak birçok akademisyen ve araştırmacının çalışma hakkını gasp etmiştir. 

Türkiye’de ifade özgürlüğünün ve akademik özerkliğin tamamen ortadan kalktığını gösteren bu süreçte, imzacı akademisyenler hakkında Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7. maddesi çerçevesinde “terör örgütü propagandası yapmak” ve/ya da Türk Ceza Kanununun 301. ve 216. maddeleri çerçevesinde “Türklüğe hakaret” davalarının açıldığını/açılacağını da öğrenmiş bulunuyoruz.

Bu rapor, 11.01.2016 tarihinden sonra 1128 akademisyen ve araştırmacının yaşadığı fiilî ve hukuki hak ihlallerini derlemeye çalışmakta ve can güvenliği, iş güvenliği, hukuk desteği ve diğer dayanışma ağları bağlamında acil ihtiyaç ve taleplerimizi tespit etmektedir.

2. TEHDİT VE HEDEF GÖSTERME SALDIRILARI

İmzacı akademisyen ve araştırmacıların bulunduğu üniversitelerin çoğunda, iktidarın ve ulusal basının yön göstermesiyle rektörlük, yerel basın ve çeşitli saldırgan gruplar el birliğiyle linç kampanyaları yürütmektedir. Birçok rektörlük kınama mesajları yayınlarken, akademisyenler itibarsızlaştırılmakta, istifaları istenmekte ve gayri-hukuki bir şekilde işten atma ve “tedbiren” uzaklaştırma cezalarına maruz bırakılmaktadır. Bildiriye imza atan akademisyen arkadaşlarımız, “vatan haini”, “terör destekçisi”, “sözde akademisyen” gibi sayısız ithamlara maruz kalmakta, ölüm tehditleri almakta ve haklarında “en ağır cezalarla yargılanmaları”, “işten atılmaları/kamu görevinden çıkarılmaları” vs. yönünde kara propaganda yürütülmektedir. Aşağıda detayları sunulduğu üzere, ölüm tehditleri alan, çalışma alanlarında saldırı girişimlerine maruz kalan ve üniversitelerine gidemeyen arkadaşlarımız bulunmaktadır.

Kişilerin maruz kaldığı tehdit ve saldırılar, devletin çeşitli kurumlarından ve üst bürokratik kadrolarından yapılan hedef göstermelerle sınırlı kalmamış, tescilli suç örgütü lideri Sedat Peker tarafından açıkça ölüm tehdidine kadar vardırılmıştır. İmzacı akademisyenlere yönelik “oluk oluk kanlarınızı akıtacağız” ifadelerinin yer aldığı bir açıklama,[1] ilgili zatın kişisel internet sitesinde de yer almıştır. Bu gibi tehditleri, 10 Ekim Ankara Garı katliamından önce de kayda geçen Peker hakkında Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) 14.01.2016 tarihinde,[2] son süreçte ise bu tehditlerin doğrudan hedefi olan imzacı akademisyenler ve kurumsal olarak Eğitim-Sen ise 18.01.2016 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur.[3]

Diğer bir hedef gösterme örneği ise http://beyazgazete.com/1100akademisyen adresinde imzacı akademisyenlerin fotoğraflarıyla listelendikleri haberde görülebilir.[4]

BAK bünyesinde oluşturulmuş Dayanışma Grubunun tespit ettiği ve kritik bir durum arz eden vakalar ise şöyledir: 

Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden ilk imzacılar arasında yer alan üç akademisyen, yerel ve ulusal basın tarafından ve sosyal medya üzerinden hedef gösterilmiş; saldırgan gruplar tarafından ofislerine tehdit mesajları asılmıştır. İlgili akademisyenler ciddi bir güvenlik sorunu yaşamaktadır.

Akdeniz Üniversitesi

İmzacı akademisyenler sosyal medyada ve kampüste tehditlere ve düşmanca muameleye maruz kalmıştır.

Atatürk Üniversitesi

Atatürk Üniversitesi’nde 50/D’li araştırma görevlisi olarak çalışan imzacı akademisyen, yerel basın tarafından hedef gösterilmiş, saldırgan gruplar tarafından telefon ve sosyal medya yoluyla yapılan tehditlere maruz kalmış ve odası basılmıştır. Söz konusu araştırma görevlisi, tüm üniversitede hedef haline geldiği ve can güvenliği tehlike altında olduğu için üniversiteye gidememektedir.

Güncelleme (7 Şubat 2016): İmzacı akademisyen koruma talebiyle gittiği Erzurum Emniyet Müdürlüğünde Koruma Büro Amirliğindeki polis tarafından, “O imzayı atanı biliyorsan onun kafasına ben sıkarım” sözleriyle tehdit edilmiştir.[5]

Ankara Üniversitesi

Ankara Üniversitesi’nde görev yapmakta olan bir profesör, “Bu suça ortak olmuyoruz” adlı bildiriyi üniversitenin final sınavı döneminde soru olarak sorduktan sonra Yeni Şafak, Sabah, Yeni Akit gibi ulusal basın organları tarafından hedef gösterilmiştir. “İhanet bildirisi sınav sorusu oldu” gibi başlıklarla gerçekleşen hedef gösterme faaliyetlerinden sonra, ilgili akademisyen küfür ve ölüm tehdidi içeren e-postalar almaya başlamıştır.

Ankara Üniversitesi’nde görev yapmakta olan iki imzacı akademisyenin kapıları işaretlenmiş, sözlü ve yazılı tehditler almışlardır.

Bingöl Üniversitesi

Bingöl Üniversitesi’ndeki imzacı akademisyene yönelik öğrencilerden ve ülkücü öğretim üyelerinin tehditkâr ve saldırgan muamelesi devam etmiştir.

İmzacı akademisyenin çalıştığı bölümden bir öğretim üyesi akademisyenin geçmiş yıllardaki siyasal faaliyetlerini de suç nedeni addedecek şekilde Rektörlüğe bilgi aktarımı yapmaktadır.

İlgili akademisyen Mart başı itibarıyla güvenlik gerekçesiyle yurt dışına çıkmış; istifasını yurt dışından göndermiştir.

Çukurova Üniversitesi

Çukurova Üniversitesi’nde ilk imzacılar arasında yer alan üç akademisyen, yerel basın tarafından “terör destekçisi” gibi ithamlara maruz kalmış ve “Çukurova Üniversitesi Öğrenci Konseyi” adlı facebook hesabı üzerinden açıkça hedef gösterilmiştir. İlgili akademisyenler, sosyal medya üzerinden tehdit mesajları almaktadır.

Düzce Üniversitesi

Düzce Üniversitesi’nde doçent olarak görev yapan bir akademisyen, “terör destekçisi” olarak hedef gösterilmiştir ve ciddi güvenlik sorunları yaşamaktadır.

Ege Üniversitesi

Ege Üniversitesi’nde ilk imzacılar arasında yer alan 10 akademisyen, meslektaşları tarafından itibarsızlaştırılmakta ve hedef gösterilmektedir.

Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi

Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi’nden ilk imzacılar listesinde yer alan üç araştırma görevlisi, yerel basın tarafından hedef gösterilmiştir. Saldırgan gruplar tarafından asılan ve “Üniversitemizde Terörist İstemiyoruz” ifadeleri taşıyan afiş ve bildirilerle hedef haline getirilen araştırma görevlileri, hakaret ve ölüm tehdidi içeren mesajlar almaktadır.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden ilk imzacılar arasında yer alan 19 akademisyen, yerel ve ulusal basın tarafından “hendekçi akademisyenler”, “terör destekçisi” gibi suçlamalarla hedef gösterilmiştir. Eskişehir Eğitim-Bir-Sen 2 Nolu Şube Başkanı’nın, ilgili akademisyenlerin “bir an önce görevden uzaklaştırılmaları ve devlet memuru olmaktan kaynaklı tüm haklarının ellerinden alınması” gerektiği yönündeki çağrıları yerel basında geniş yer bulmuştur. Ayrıca, bu akademisyenler arasında yer alan bir araştırma görevlisi, daha önce facebook üzerinden yazdığı bir ileti nedeniyle Yeni Şafak Gazetesi tarafından hedef gösterilmiş ve ölüm tehdidi içeren onlarca mesaj almıştır. İlgili araştırma görevlisi can güvenliği olmadığı için üniversiteye gidememektedir.

Güncelleme (17 Şubat 2016): Tehdit alan araştırma görevlisi uzaklaştırıldığı için üniversiteye gitmemektedir. Can güvenliğiyle ilgili sorun ise akut nitelikte değildir.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

İmza veren üç araştırma görevlisi ciddi tehdide maruz bırakılmıştır. Üniversite kapısına üç araştırma görevlisinin de ismi ve fotoğrafları asılmış ve tehdit içeren mesaj ve yazılamalara dönüşmüştür. Süreç içerisinde akademisyenler hakkında idari soruşturma açılmış. Rektörlük makamı görevden alınmalarını talep ettiğini duyurmuş ve bir akademisyen koordinatörlük görevinden alınmıştır. Başlatılması beklenen adli soruşturma ise Eskişehir Savcılığı’nın yetkisizlik kararıyla İstanbul’a gönderilmiştir.

Fatih Üniversitesi

Fatih Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olarak çalışan bir akademisyen, sosyal medya üzerinden hedef haline getirilmiş ve saldırgan gruplar ilgili akademisyenin ofis kapısına tehdit içeren mesajlar asmıştır.

Gazi Üniversitesi

Gazi Üniversitesi’nde ilk imzacılar arasında yer alan üç akademisyen, ulusal ve yerel basın tarafından hedef gösterilmiş, saldırgan gruplar tarafından tehdit edilmiştir. İlgili akademisyenlerin ofis kapılarına “Gazi Ülkücüleri” adlı bir grup tarafından tehdit mesajları asılmış ve aynı grup ofislerini yakma girişiminde bulunmuştur. Ayrıca Gazi Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen, sosyal medya üzerinden imzacı akademisyenlere yönelik “topuğunuza sıkarız” iletisiyle tehdit mesajları yayınlamıştır. Tüm bu tehdit ve saldırılar sonucu üniversitedeki ofislerine gidemeyen imzacı akademisyenler, üniversiteden uzun süreli ayrı kalmak ve can güvenliklerini sağlayabilmek için arayış içindedir.

Hacettepe Üniversitesi

Hacettepe Üniversitesi’nde ilk imzacılar arasında yer alan 21 akademisyen, “Hacettepe Üniversitesi Ülkücüleri” adlı bir grup tarafından üniversite içinde hedef gösterilmiş ve bu akademisyenlerin ofislerinin kapısına “okulumuzda pkk terör örgütüne destek veren terörist ak(kara)ademisyen istemiyoruz” yazan tehdit mesajları asılmıştır.

İlk imzacılar arasında yer alan 17 akademisyen, “Hacettepe’de Terör İstemiyoruz” başlıklı Facebook sayfasında “terör destekçisi akademisyenler” nitelendirmesiyle hedef gösterilmiştir. Aynı Facebook sayfasında bir imzacı “4 Yaşındaki İrem Bebeğin Katilleri Aramızda” başlıklı paylaşımla hedef gösterilmiş; imzacı akademisyenin oda kapısına ilgili şahısların astıkları hakaretamiz ve tehdit içeren ilanlar söz konusu paylaşıma eklenmiştir.

İlgili akademisyenler sosyal medya üzerinden tehdit mesajları almaktadır.

Güncelleme (11 Mart 2016): “Hacettepe’de Terör İstemiyoruz” başlıklı Facebook sayfası Facebook’a yapılan şikâyete bağlı olarak Facebook tarafından kapatılmıştır.

Kırıkkale Üniversitesi

Kırıkkale Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak görev yapmakta olan imzacı akademisyen, gerek üniversite rektörlüğünün yayınladığı açıklama gerekse yerel ve ulusal basında çıkan haberler nedeniyle hedef haline getirilmiştir. İlgili akademisyenin odasına, ülkücü bir grup tarafından “PKK’ya destek veren X’i üniversitemizde istemiyoruz” yazan afişler asılmıştır. Sosyal medya hesapları üzerinden linç kampanyalarının hedefi olan ilgili akademisyen, hakaret ve tehdit mesajları almakta, can güvenliği tehlikeye düştüğü için üniversiteye gidememektedir.

Kocaeli Üniversitesi

Kocaeli Üniversitesi’nde ilk imzacılar arasında yer alan 21 akademisyen, yerel basın tarafından “teröre destek veren akademisyenler” ithamlarıyla açıkça hedef gösterilmiş; üniversitedeki ofislerinin kapılarına ülkücü gruplar tarafından tehdit içeren afişler asılmıştır. İkinci imzacı grupta yer alan 6 akademisyenin de isimleri (her ne kadar yanlışlıklar içerse de) yerel basında yer almıştır. Ayrıca yerel gazetelerde bazı gazeteciler ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi gibi kurumların başkanları tarafından nefret suçu içeren açıklamalar yapılmıştır.

Sakarya Üniversitesi

Sakarya Üniversitesi’nden ilk imzacılar arasında yer alan iki araştırma görevlisi ve bir doktora öğrencisi, yerel basında doğrudan hedef gösterilmiştir. Saldırgan gruplar, araştırma görevlilerinin üniversitedeki odalarının kapısına “sözde akademisyen, özde hainler, Sakarya’yı size dar edeceğiz” ifadelerini içeren tehdit yazıları asmıştır. Her iki araştırma görevlisi de ölüm tehditleri almakta ve hakaretlere maruz kalmakta, üniversitelerine gidememektedir.

Selçuk Üniversitesi

Selçuk Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışan bir akademisyen, saldırgan gruplar tarafından tehdit edilmekte ve yerel basın tarafından hedef gösterilmektedir. İlgili akademisyenin üniversitedeki odasının kapısına “Selçuk Üniversitesi Ülkücüleri” adlı bir grup tarafından “şerefi şanı büyük Türk topraklarında senin gibi hainlere yer yok” yazan afişler asılmıştır.

Mersin Üniversitesi

Mersin Üniversitesi’nde barış için imza veren 20 akademisyen, ''Üniversiteli Bozkurtlar'' adlı Facebook sayfasından fotoğrafları ve bulundukları fakültelerin isimleri yayınlanarak hedef haline getirilmiştir. İlgili akademisyenler, sosyal medya üzerinden tehdit içerikli mesajlar almaktadır.

Pamukkale Üniversitesi

Pamukkale Üniversitesi’nden ilk imzacılardan olan bir profesör, JİTEM ismini kullanan sosyal medya hesabından tehdit mesajları almakta; üniversitede “PKK sempatizanı” olarak hedef gösterilmekte ve ofisinin kapısına tehdit afişleri asılmaktadır.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden ilk imzacılar arasında yer alan 7 akademisyen, basın açıklamasından sonra yerel ve ulusal basında açıkça hedef gösterilmiş, haklarında okuldan atılmaları yönünde imza kampanyası başlatılmış, hakaret ve tehdit içeren onlarca ileti almıştır. Aynı üniversiteden meslektaşları tarafından “hain”, “terör destekçisi” suçlamalarına maruz kalan 7 akademisyenin can güvenlikleri tehdit altındadır. 

Türkiye genelinde 89 üniversiteden akademisyenin imzacı olduğu "Bu suça ortak olmayacağız” adlı bildirinin yayınlanmasından sonra hızla artan bu tür vakalar, yukarıda örneklendirilen üniversitelerle sınırlı değildir. İmzacı akademisyenlerin görev yaptığı neredeyse tüm üniversitelerde bu tür hedef gösterme ve tehdit saldırılarıyla karşılaşılmıştır. Ayrıca, ekşisözlük.com gibi siteler üzerinden başlatılan kampanyalarla imzacı akademisyenler hakkında “hain”, “terör destekçisi” gibi yorumlar yapılmakta; sosyal medya üzerinden kara propaganda kampanyaları yürütülmektedir. “Bu suça ortak olmuyoruz” başlıklı bildiriye imza attıkları için açık hedef haline gelen, sosyal medya üzerinden ölüm tehditleri alan ve ciddi can güvenliği sorunları yaşayan akademisyenler bulunmaktadır.

3. REKTÖRLÜK VE SAVCILIK SORUŞTURMALARI

BAK’ın yaptığı basın açıklamasından sonra harekete geçen savcılıklar TMK ve TCK’nın farklı maddelerine dayanarak imzacı araştırmacı ve akademisyenlere yönelik soruşturma başlatmıştır. Bolu, Düzce, Kocaeli, Bursa ve Van başta olmak üzere akademisyenlerin ev ve ofislerinde aramalar yapılmış ve gözaltı işlemi uygulanmıştır. 20 Ocak 2016 tarihi itibariyle, ifade işlemleri sonrası hiçbir ilde tutuklama kararı çıkmamıştır.

Güncelleme (14 Mart 2016): 10 Mart 2016 tarihinde barış isteklerinin devamını vurgulayan basın açıklaması yapan dört imzacı akademisyenden, üçü 14 Mart 2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararı uyarınca gözaltına alındı. İlgili akademisyenlerden biri yurt dışında olması nedeniyle gözaltına alınmadı. Söz konusu akademisyenler 1128 imzacı akademisyene açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındılar.

Güncelleme (15 Mart 2016): 10 Mart 2016 tarihinde barış isteklerinin devamını vurgulayan basın açıklaması yapmalarına bağlı olarak 14 Mart 2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararı uyarınca gözaltına alınan üç akademisyen 15 Mart 2016 tarihinde tutuklanmıştır.

Üniversite rektörlükleri ise, Cumhurbaşkanı, Başbakan, YÖK ve ÜAK’ın açıklamalarını adeta bir “emir” gibi algılamış ve herhangi bir yasal dayanağı olmayan idari soruşturma süreçlerine başlamışlardır.

Aşağıda farklı iller temelinde ayrıntılandırılan bu soruşturmalar ve akademisyenlerin maruz kaldığı hukuk dışı uygulamalar örneklendirilmektedir:

Adana

Çukurova Üniversitesi’nde 3 imzacı akademisyen hakkında idari soruşturma başlatılmıştır. Akademisyenler savunma metinlerini yazılı olarak sunmuşlardır.

Adıyaman

Adıyaman Üniversitesi’nde 3 imzacı akademisyen hakkında soruşturma başlatılmıştır. İmzacı akademisyenler savunmalarını vermişlerdir.

Ankara

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Murat Tuncer, rektör olarak görev yaptığı son gün, YÖK’e gönderdiği yazıda “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan akademisyenler hakkında idari işlem başlatıldığını bildirmiştir.

Güncelleme (1 Şubat 2016): Ufuk Üniversitesi’ndeki tek imzacı kadın akademisyen hakkında Rektörlük soruşturma başlatmıştır.

Güncelleme (11 Şubat 2016): Ankara Üniversitesi’nde 124 imzacı akademisyen hakkında Rektörlük soruşturma başlatmıştır. Akademisyenler yazılı savunmalarını 10 Şubat 2016 itibarıyla sunmuşlardır.

Güncelleme (02 Mart 2016): Hacettepe Üniversitesi’nde 22 ilk imzacı akademisyen hakkında idari işlem başlatılmıştır. 21 akademisyene soruşturma tebligatı yapılmış ve akademisyenler 17 Mart 2016’da savunmalarını vermeye çağrılmışlardır. 1 imzacı akademisyen yurt dışında görevde olduğu için kendisine gönderilen tebligat Rektörlüğe iade edilmiştir.

Güncelleme (11 Mart 2016): Çankaya Üniversitesi’nde imzacı 3 akademisyen hakkında “idari işlem” yürütülmüştür. İşlem sürecinde “soruşturma yapılmadığı”nın altı çizilmiştir. Akademisyenlere aşağıdaki sorular sorulmuş ve sorulara yanıtlarını yazılı olarak dekanlıklara iletmişlerdir:

1.      Bildiriyi okudunuz mu? 2. Bildiri size nasıl ulaştı? 3. Metne ıslak imza mı attınız; yoksa metni imzaladığınızı mı belirttiniz?

Antalya

Akdeniz Üniversitesi’nde 9 akademisyen hakkında idari soruşturma başlatıldı. İlgili akademisyenler yazılı ifadelerini vermişlerdir.

Antep

Gaziantep Üniversitesi’nde, Rektörlük tarafından disiplin soruşturması ile YÖK ve savcılık tarafından soruşturma açıldığı öğrenildi. Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun, "Kendi devletine 'katliam yapıyor' şeklindeki sloganik ve ucuz söylemler, bilimsellikle ve akademik özgürlükle bağdaşır değil" dedi.

Aydın

Adnan Menderes Üniversitesi, YÖK ve ÜAK’ın konuyla ilgili yayınlanan ve imzacı akademisyenleri “terör destekçisi” olarak itham eden bildirisine “aynen katıldıklarını” belirtmiş ve “Adnan Menderes Üniversitesi olarak üzerimize düşeni yapacağımızı, devletimizin ve milletimizin yanında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz” açıklamasını yapmıştır.

Bartın

Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı, imzacılar arasında yer alan akademisyen hakkında “Türk milletini, Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılama, terör örgütü propagandası yapmak” gerekçesiyle soruşturma başlattı.

Üniversite Rektörlüğü yaptığı kamuoyu açıklamasında “devletimizin terör konusundaki haklı mücadelesinin yanındayız” demiş ve “14. maddeyle görevlendirilen bölüm başkanlığınız görülen lüzum üzerine” içerikli yazının tebliğiyle ilgili öğretim üyesi bölüm başkanlığı görevinden almıştır.

Batman

Batman Üniversitesi’nde 5 akademisyen hakkında inceleme başlatıldığı bildirildi.

Güncelleme: İmzacılardan 4’ü süreç içerisinde imzalarını geri çektiler.

Bingöl

Bingöl Üniversitesi’nde imzacı bir akademisyene metne imza attığı için hakkında açıldığı söylenen soruşturma henüz tebliğ edilmemişken 14 Aralık 2015 - 15 Ocak 2016 tarihleri arasında göreve geç geldiği kamera kayıtlarıyla tespit edilmiş olarak soruşturma açtılar. İlgili akademisyene maaştan kesme cezası verildi.

Güncelleme (21 Mart 2016): Bingöl Üniversitesi’ndeki imzacı akademisyene yönelik öğrencilerden ve ülkücü öğretim üyelerinin tehditkâr ve saldırgan muamelesi devam etmiştir. İlgili akademisyen Mart başından itibaren güvenlik endişesiyle yurt dışına çıkmış; istifasını yurt dışından göndermiştir.

Bolu

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü, basına yaptığı açıklamada "Bu bildiriyi onaylamamız, kabul etmemiz mümkün değil. Akademisyenlerimizin böyle bir bildiriye imza atması da kabul edilebilir bir durum değil. Haklarında mevzuata göre gerekli soruşturmalar başlatıldı, yürütülecek" demiş ve idari soruşturma açmıştır.

İmzacılara, gözaltı kararı bulunmadan ev baskını yapılıp, ifade alınmıştır. İmza atan akademisyenler hakkında başlatılan idari soruşturmalar da devam ediyor.

Bursa

Üç akademisyenin imza verdiği üniversitede henüz idari soruşturma açılmamasına karşın cezai soruşturma başlatılmıştır. İlgili akademisyenler, ifadeleri savcılık tarafından alındıktan sonra serbest bırakılmışlardır.

Güncelleme: 3 akademisyen hakkında idari soruşturma başlatılmış ve akademisyenler savunmalarını vermişlerdir.

Denizli

Pamukkale Üniversitesi’nden iki imzacı akademisyene karşı soruşturma başlatılmıştır. İmzacı akademisyenler 2 Mart 2016 tarihinde savunmalarını sunacaklardır.

Düzce

Düzce Üniversitesi’de metni imzalayan bir kadın akademisyen, olay basına yansıdığı andan itibaren Rektörlük makamınca teşhir edilmiş, hakkında disiplin soruşturması açılmış ve soruşturma sürecinde görevinden uzaklaştırılmasına karar verilmiştir. Yanı sıra devam eden adli soruşturma kapsamında evinde olmamasına rağmen avukat eşliğinde polisler tarafından evinde arama yapılmış, ifadesi alındıktan sonra yurt dışı yasağı konularak serbest bırakılmıştır.

Ayrıca, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı ilgili öğretim üyesi hakkında soruşturma açarak yakalama kararı çıkarttı.

Güncelleme (5 Şubat 2016): Akademisyenin yurt dışı yasağı kaldırtmak için yaptığı başvuru üst mahkeme tarafından reddedilmiştir.

Üniversite kendisini sözlü ifade vermeye çağırmıştır. Akademisyen can güvenliğini gerekçe göstererek yazılı ifade vermek istediğini ilgili makama bildirmiştir.

Edirne

Trakya Üniversitesi’nde iki akademisyen ve bir doktora öğrencisine soruşturma açıldığı bildirildi. 

Doktora öğrencisi 19 Ocak 2016’da savcılıkta ifadesini verdi.

Rektörlük soruşturması 22 Ocak’ta tebliğ edildi. Öğrenci 8 Şubat’ta yazılı ifade vermeye çağrıldı.

Güncelleme (18 Mart 2016): Trakya Üniversitesi’nde yazılı ifadesini sunan doktora öğrencisi, MEB’e bağlı kurumda öğretmen olarak çalışmakta olması dolayısıyla, hakkında 657 sayılı Kanun’un 125. Maddesi uyarınca hakkında soruşturma başlatıldı.

Aynı doktora öğrencisine, üniversitede tamamlanan soruşturma süreci sonucunda “yönetmeliğin öngörülmemiş suçlar hakkındaki 10. maddesi” uyarınca “kınama” cezası verildi.

Erzincan

Erzincan Üniversitesi'nden tek imzacı hakkında Rektörlük tarafından idari ve cezai soruşturma açılmıştır. Açılan soruşturma kapsamında savunmasını veren akademisyene diğer illerde de sorulan soruların yanı sıra, bildirinin ardından sosyal medya siteleri üzerinden yaptığı paylaşımlara yönelik olarak da sorular yöneltilmiştir. 

Kendisi daha sonra savcılık tarafından da ifade vermeye çağrılmış, önce polis eşliğinde TEM’e götürülmüş oradan doğrudan başsavcıya ifadesini vermiştir.

Erzurum

Atatürk Üniversitesi’nden tek imzacı akademisyen savcılıkta ifadesini vermiştir. İmzacı akademisyene yurt dışına çıkış yasağı getirilmiştir.

Eskişehir

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü, imzacı 8 akademisyen hakkında “kamu görevinden çıkarma” soruşturması başlattığını duyurdu. Ayrıca imzacılar arasında yer alan bir öğretim üyesinin üniversitedeki Uluslararası İlişkiler Koordinatörlüğü görevine de son verildi.

Anadolu Üniversitesi’nde imzacı 15 akademisyen hakkında idari soruşturma başlatıldığı bildirildi, ancak ilgili akademisyenlere henüz resmî bir tebligat ulaşmadı.

18 Ocak 2016 itibarıyla, Eskişehir Savcılığı “yetkisizlik” nedeniyle soruşturma dosyasıyla ilgili işlem yapamayacağını ve İstanbul’a göndereceğini sözlü olarak beyan etti.

Güncelleme (17 Şubat 2016): Tehdit alan araştırma görevlisi uzaklaştırıldığı için üniversiteye gitmemektedir. Can güvenliğiyle ilgili sorun ise akut nitelikte değildir.

Güncelleme (17 Şubat 2016): Anadolu Üniversitesi’nde ikinci imzacılardan 13 akademisyene soruşturma açıldığına dair evraklar geldi. 7-9 Mart’ta ifadeye çağrıldılar. Haklarında idari soruşturma açılan 16 ilk imzacı 4-5 Şubat’ta ifade vermişti.

Giresun

Giresun Üniversitesi, BAK’ın yayımladığı bildiriye imza atan öğretim üyesinin görevden uzaklaştırıldığını bildirdi. Açıklamada, "Terör örgütü PKK'ya karşı yürütülen operasyonları 'katliam' olarak nitelendiren ve teröre destek amaçlı yayımlanan bildiri kapsamında üniversitemizce ivedilikle soruşturma başlatılmış ve Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 26. maddesi uyarınca görevden uzaklaştırılma kararı alınmıştır" ifadesine yer verildi. 

Güncelleme: (26 Ocak 2016): Üniversitede yürütülen soruşturmalarda, ilgili akademikler toplu olarak ifadeye çağrılıyor; bireysel ifadeleri bütün akademiklerin önünde soruşturmacı tarafından okunuyor. Deneyim paylaşan akademiğe göre soruşturmalarda, imzacı akademikler kurum bilgilerini paylaştıkları için “üniversiteyi küçük düşürmek”le suçlanıyorlar.

Hakkari

Hakkari Üniversitesi’nde görev yapan bir imzacı akademisyen yayınlanan bildiriye imza attığı gerekçesiyle, savcılığın hakkında açmış olduğu soruşturma kapsamında göz altına alındı, savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı.

İstanbul 
İstanbul'da da savcılık 123 akademisyen hakkında re’sen soruşturma başlattı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu, BAK’ın yayımladığı bildiride imzaları bulunduğu gerekçesiyle savcılığın yargı alanı içindeki üniversitelerde görev yapan 82 akademisyen hakkında re’sen soruşturma açtı. Soruşturmanın, TCK 301. maddede yer alan "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak", 216. maddede yer alan  "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçu ile Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7. maddesinde yer alan "terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından yürütüleceği öğrenildi.    

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca da imzacılar hakkında, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan soruşturma başlatıldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, “Devletimizin Güneydoğu'da sürdürmekte olduğu teröre karşı mücadelesini 'katliam ve kıyım' olarak nitelendiren bildiriyi imzalayan bir grup akademisyenden Bakırköy Adli Yargı sınırları içinde bulunan üniversitelerde görev yapmakta olan akademisyenler hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçundan soruşturma başlatılmıştır” denildi. Soruşturma kapsamında, Bakırköy adli yargı sınırları içinde bildiriye imza atan 41 akademisyenin bulunduğu öğrenildi.   

Güncelleme (14 Mart 2016): 10 Mart 2016 tarihinde barış isteklerinin devamını vurgulayan basın açıklaması yapan dört imzacı akademisyenden, üçü 14 Mart 2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararı uyarınca gözaltına alındı. İlgili akademisyenlerden biri yurt dışında olması nedeniyle gözaltına alınmadı.

Güncelleme (15 Mart 2016): 10 Mart 2016 tarihinde barış isteklerinin devamını vurgulayan basın açıklaması yapmalarına bağlı olarak 14 Mart 2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararı uyarınca gözaltına alınan üç akademisyen 15 Mart 2016 tarihinde tutuklanmıştır.

Güncelleme (15 Mart 2016): 14 Mart 2016’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararı uyarınca gözaltına alınan 3 akademisyene destek için savcılığa giden bir akademisyen daha gözaltına alınmıştır. Aynı akademisyen davası görülene kadar ülkesine dönme ve gözaltında kalma opsiyonlarından “ülkesine dönme”yi (İngiltere) tercih etmiştir.

Maltepe Üniversitesi’nde BAK’ın barış metnine imza atan 3  akademisyen "17789 sayılı Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 17. Maddesi kapsamında gönderilen tebligatta, "1128 Akademisyenin imzaladığı bildiri" adıyla yayınlanan metinde imzacı olarak adınızın bulunduğu görülmüştür. Söz konusu bildirinin ideolojik, siyasi, yıkıcı, bölücü, amaçlarla eylemlerde bulunmak veya eylemleri desteklemek suretiyle kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozucu nitelikte olduğu kanaatiyle, rektörlük makamınca re'sen ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı’nın 13.01.02016 tarih ve 73112577.65 sayılı yazısıyla soruşturma açılmasına karar verilmiştir.” ifadeleri yer almıştır.

Güncelleme (27 Ocak 2016): 26 Ocak’ta 3 akademisyen savunmalarını vermiştir.

Güncelleme: İstanbul Şehir Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler hakkında soruşturma başlatıldı.

Güncelleme (3 Şubat 2016): İstanbul Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler hakkında idari soruşturma süreci başlatılmıştır.

Güncelleme (4 Şubat 2016): Yeditepe Üniversitesi’nde imzasını çeken bir kadın akademisyene idari soruşturma açıldı. İlgili akademisyen 9 Şubat 2016’da savunma vermeye çağrıldı.

Güncelleme (11 Şubat 2016): Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 31 imzacı akademisyen hakkında soruşturma açılmıştır.

Güncelleme (02 Mart 2016): Koç Üniversitesi’nde sözleşmeli çalışan imzacı akademisyenlere idari soruşturma başlatıldı.

Güncelleme (02 Mart 2016): Süleyman Şah Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler (4) hakkında soruşturma açılmıştır.

Güncelleme (02 Mart 2016): Doğuş Üniversitesi’nde ilk imzacılara (2) idari soruşturma açıldı.

Güncelleme (04 Mart 2016): Marmara Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler hakkında soruşturma başlatılmış; tebligat gönderilmiştir.

Güncelleme (06 Mart 2016): Bahçeşehir Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler hakkında soruşturma başlatılmıştır. Akademisyenler savunmalarını 24 Şubat’ta vermişlerdir.

Güncelleme (12 Mart 2016): Fatih Üniversitesi başlangıçta inceleme yapmış ve incelemenin ardından soruşturma açılmayacağıyla ilgili rapor yazılmıştır. Ardından imzacı akademisyene soruşturma açılmasının kaçınılmaz olduğu bildirilmiş ve 3 aylık ücretsiz izne çıkması önerilmiştir. İlgili akademisyen şu an (Mart 2016) 3 aylık ücretsiz iznini kullanmaktadır.

İzmir

Yaşar Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler (4) hakkında soruşturma açıldı. Akademisyenler 9 Şubat 2016’da yazılı savunmalarını verdiler.

İzmir Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler (2) hakkında soruşturma açıldı.

İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde imzacı akademisyenler (5) hakkında soruşturma açıldı.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde imzacı akademisyenler (3) hakkında soruşturma açıldı.

Ege Üniversitesi’nde 10 imzacı akademisyen ve başlangıçta metne imza verip ardından imzasını çeken 1 akademisyen hakkında soruşturma açılmıştır. Akademisyenler 24 Mart 2016 tarihinde savunmalarını sunmaya çağrılmışlardır.

Güncelleme (10 Mart 2016): İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde, barış dilekçesini ikinci turda imzalayan 2 akademisyene de soruşturma açıldı. Böylece Enstitü’de “birinci” ve “ikinci” imzacı akademisyenler olmak üzere toplam 5 akademisyene soruşturma açılmış oldu.

Kırklareli

Kırklareli Üniversitesi’nde imzacı 3 akademisyen hakkında idari soruşturma başlatılmıştır. Akademisyenlerden birinin soruşturma süreci tamamlanmış ve hakkında kınama cezası kararına varılmıştır.

Kocaeli   

Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttüğü soruşturma kapsamında, "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak" ile "terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından dolayı bildiriye imza atan 21 akademisyen gözaltına alınarak ifade verdi.

Kocaeli Üniversitesi Senatosu yayınlanan bildiriyi “teröre destek” olarak gördüğünü ve ilgili akademisyenler hakkında Rektörlük tarafından idari soruşturma süreci başlatıldığını açıkladı.

Güncelleme (11 Şubat 2016): Koaceli Üniversitesi’nde 21 imzacı akademisyen hakkında soruşturma tebligatı yapıldı. İlgili akademisyenler 23 Şubat 2016’da ifade vermeye çağrıldı.

Konya

Selçuk Üniversitesi’nde imzasını geri çeken akademisyene de soruşturma açıldı.

Mersin

Mersin Üniversitesi’nde 20 akademisyen hakkında idari soruşturma başlatıldı.

Akademisyenler savunmalarını sundular.

Muğla

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörlüğü, 14.01.2016 tarihinde basın bildirisi yayınlamış ve “Terör örgütlerinin masum insanları mağdur etmesi ve güzel vatanımızın korunması için çaba sarf eden güvenlik mensuplarımızı şehit etmesini haklı gösterrmeye çalışan, içeride ve dışarıda işbirlikçilerine yardım ve yataklık eden kişiler hangi statü veya meslekten olursa olsun mazur görülemez” açıklaması yapmıştır.

Bildiride imzası bulunan 9 akademisyen hakkında “disiplin ve ceza soruşturmaları” açılmış ve 20.01.2016 tarihi itibarıyla, 9 akademisyen 2 ay süreyle “tedbiri uzaklaştırma” cezası almıştır. Bildiriyi sonradan imzalayan 6 akademisyenden 5’i de 2 ay uzaklaştırılmıştır, böylece uzaklaştırma cezası verilenlerin sayısı 14 olmuştur..

25.1.2016’da yürütmeyi durdurma istemli olarak uzaklaştırma cezaları iptal davası açıldı.

Bildiride imzası bulunan Fen ve Edebiyat Fakültelerinden akademisyenler sekreterlik tarafından aranarak - hukuk dışı bir şekilde - oda anahtarlarını teslim etmeleri talep edilmiştir.

Güncelleme (28 Ocak 2016): Bildiriyi imzalamış olan 15 akademisyenden 14’üne disiplin soruşturması da açılmıştır (28.1.2016)

Güncelleme (2 Şubat 2016): Bildiri nedeniyle ikinci idari soruşturmalar tebliğ ediliyor. İlkini 53c’den açtılarsa ikinciyi 53 a-b’den açıyorlar. Ayrı bir soruşturma komisyonu var.

Samsun

Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı, imzacı 6 akademisyen hakkında resen soruşturma başlattı. Başsavcılığın açıklamasında, "Bildiri metninin içerik itibarıyla Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 maddesinde düzenlenen 'Terör örgütünün propagandasını yapmak' ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesindeki 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama' suçlarını oluşturabileceği" iddiasına yer verildi.

Güncelleme (21 Mart 2016): İmzacı akademisyenlerin savcılığa ifadelerini vermelerinin üzerinden iki ay geçmiş olmasına rağmen bürokratik işlemler nedeniyle dosyaları henüz İstanbul’a gönderilmedi.

Güncelleme (21 Mart 2016): İmzacı akademisyenler hakkında Üniversite Rektörlüğü tarafından başlatılan idari soruşturma sürecinde savunmaları önceden alınan 3 akademisyenin dosyaları YÖK’e gönderildi.

Tunceli

7 imzacının (ve destek için 11 (ikinci) imzacının daha) bulunduğu Tunceli Üniversitesi’nde disiplin soruşturması ilk 7 imzacı için Rektörlük makamınca basına duyurulmuş, ancak tebliğ edilmemiştir. 27 Ocak’ta tebliğ edilen soruşturma evrakında, 3-6 Şubat tarihleri arasında her gün iki imzacı olmak üzere savunmalar istenmiştir. 26 Ocak’ta toplanan Üniversite senatosu yalnızca imzacı 10 ar. gör. için "hizmetlerine duyulan ihtiyaç nedeniyle kadrolarının Tunceli üniversitesine iade edilmesi" biçiminde bir karar alarak bunu YÖK’e arz etmiştir.

Van

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü, ilk imzacı 3 akademisyen hakkında idari soruşturma başlatıldığını bildirmiş, imza metninin “halkı kin ve nefrete, ayrıştırmaya, bölmeye yönelik” bir tür “kara propaganda” olduğunu iddia etmiştir.

İdari soruşturmalar tamamlanmıştır.

İkinci tur imzalarla üniversitedeki imzacı sayısı 12’ye çıkmıştır.

4 akademisyen hem savcılıkta hem emniyette, 8 akademisyen ya savcılıkta ya da emniyette ifade vermiştir.

Yalova

Üç araştırma görevlisi akademisyenin imza verdiği üniversitede önce Rektörlük makamınca basın aracılığıyla inceleme başlatıldığı duyurulmuş, Rektörlük üniversitenin resmî sayfasından bildiriyi kınayan bir açıklama yayımlamıştır. Akademisyenlerin bağlı bulunduğu dekanlık makamınca gönderilen tebligatla inceleme başlatıldığı bilgisi verilerek, araştırma görevlileri ifade vermeye çağrılmıştır.

Yerel basının ilk gün teşhir ettiği isimlerin can güvenliği tehdit altındadır.

Güncelleme (31 Ocak 2016): Emniyetin akademisyenlere verdiği bilgiye dayanarak savcılığın soruşturma başlattığı bilgisiyle savcılığa giden akademisyenler, haklarında henüz bir soruşturma başlatılmadığını öğrenmişlerdir. Bunun üzerine avukatlar aracılığıyla emniyetle yapılan görüşmelerde emniyet basın bürosunun akademisyenler hakkında suç duyurusunda bulunacağı bilgisini almışlardır.

Güncelleme (11 Şubat 2016): Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı ilk olarak akademisyenler hakkında inceleme başlatmış, ifadelerinin alınmasının ardından tutanakları hukuk müşavirliğine göndermiştir. 11 Şubat 2016 tarihinde ise Rektörlük tarafından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E maddesinin b bendinde yer alan “Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya  ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerinde asmak veya teşhir etmek” suçlamasına dayanarak soruşturma açıldığı belirtilmiş ve  akademisyenler 18 Şubat 2016 tarihinde yazılı ifadelerini vermek üzere dekanlığa çağrılmıştır.

 

3. İŞTEN ATMA / GÖREVDEN ALMA / İSTİFAYA ZORLAMA

VAKIF ÜNİVERSİTELERİ

1128 akademisyen imzasının 216’sı vakıf üniversitesi çalışanına aittir. İlgili akademisyenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na dâhil olmadıkları için Rektörlük makamlarının inisiyatifinde işten atma / çıkmaya zorlanma ile en sık karşılaşan kişiler olmaktadır. Basın Açıklaması metninin okunduğu 11.01.2016 tarihinde imza listesinde ismi bulunan akademisyenler aynı gün istifaya zorlanmıştır. Özellikle vakıf üniversiteleri ekseninde hızlanan işten atmalar, öğretim üyeliğinin en güvencesiz kanadının vakıf üniversitelerinde yer aldığını bir kez daha hatırlatmaktadır.

Bahçeşehir Üniversitesi

Bahçeşehir Üniversitesi Senatosu, sosyal medya kanallarından bir açıklama yayımlayarak metni ‘nefretle karşıladığı”nı duyurmuştur.

Üniversitede yarı zamanlı çalışan bir imzacı akademisyenin yarı zamanlı statüsü iptal edilmiştir. Aynı akademisyen Nişantaşı Üniversitesi’nde tam zamanlı öğretim üyesi olarak sözleşmesi yenilenmeyen imzacı akademisyenler arasındadır..

Başkent Üniversitesi

İmzacı bir akademisyen görevden uzaklaştırılmıştır.[6]

Güncelleme (3 Şubat 2016): Görevden uzaklaştırılan akademisyenin, eğitim öğretim dönemi başlıyor olması ve dersler için öğretim üyesine ihtiyaç duyulması gerekçesiyle Rektörlük tarafından göreve başlamasına karar verilmiştir.

Beykent Üniversitesi

Beykent Üniversitesi, barış metnine imza atan iki akademisyene soruşturma açmıştır.  İmzacılar soruşturma kapsamında ifade vermişler, henüz işten çıkarılma söz konusu değildir.

Bingöl Üniversitesi

Bingöl Üniversitesi’ndeki imzacı akademisyene yönelik öğrencilerden ve ülkücü öğretim üyelerinin tehditkâr ve saldırgan muamelesi devam etmiştir.

İmzacı akademisyenin çalıştığı bölümden bir öğretim üyesi akademisyenin geçmiş yıllardaki siyasal faaliyetlerini de suç nedeni addedecek şekilde Rektörlüğe bilgi aktarımı yapmaktadır.

İlgili akademisyen Mart başı itibarıyla güvenlik gerekçesiyle yurt dışına çıkmış; istifasını yurt dışından göndermiştir.

Doğuş Üniversitesi

Psikoloji Bölüm Başkanı olan imzacı "tedbiren" bölüm başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı. Başlangıçta 4 olan imzacı sayısı, bir imzacının ilk hafta imzasını çekmesi ve araştırma görevlisi olan imzacının da doktora öğrencisi olduğu üniversitenin adıyla imza vermiş olması nedeniyle iki imzacı hakkında soruşturma açılmış olup, devam etmektedir.

Güncelleme (18 Şubat 2016) Bölüm Başkanlığından tedbiren geçici uzaklaştırma kararı 12 Şubat 2016 tarihinde imzacıya tebliğ edilmiştir.

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi

Basın açıklamasının yapıldığı günün hemen ertesinde ilgili üniversitedeki tek imzacı öncelikle istifaya zorlanmış, ardından ancak istifası durumunda özlük haklarının verilebileceği söylenmiştir. İmzacı istifa etmeyi reddetmeye devam etmiş. İşten çıkışı, tazminatı ve özlük haklarını kaybetmeden sağlanmıştır.

Güncelleme (02 Mart 2016): İmzacının işe iade davası hazırlanmaktadır.

İstanbul Arel Üniversitesi

Üniversitedeki 9 imzacı hakkında disiplin soruşturması açılmasına ve soruşturma süresince imza veren akademisyenlerin uzaklaştırılmasına karar verilmiştir. Ancak, uzaklaştırmanın hukuken ancak 60 gün süreyle verilebileceği gerekçesiyle söz konusu karar geri alınmış ve süreli uzaklaştırmaya dönüştürülmüştür. Bu kararın alınmasında, İstanbul Arel Üniversitesi’nde imza veren akademisyenlerle dayanışma içinde olan öğrenci ve diğer akademisyenlerin süreci zorlaması etkili olmuştur.

Güncelleme (27 Ocak 2016): Soruşturma ara kararıyla haklarında soruşturma açılan 9 akademisyen göreve dönmüştür. Soruşturma devam etmektedir.

İstanbul Bilim Üniversitesi

İmzacı akademisyen rektör tarafından istifaya davet edilir. Akademisyen istifa etmeyi reddedince rektör Mart-Nisan’da yenilenecek olan sözleşmesinin yenilenmeyeceğini söyler.

Güncelleme (12 Mart 2016): 29 Şubat 2016 tarihli yönetim kurulu kararıyla 2 imzacı akademisyenin işine son verilmiştir.

İstanbul Kültür Üniversitesi

İmzacı akademisyenlerden ders saat ücretli öğretim görevlisi statüsünde olan akademisyenin görevine son verildi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi

İlgili üniversitenin tek imzacısının gazete haberiyle işine son verildiği bilgisi edinilmiştir.

Güncelleme (23 Şubat 2016): 22 Şubat tarihli bir yazı ile imzacı akademisyenin işine son verildiği bildirilmiştir. Neden olarak yazılı basın ve sosyal medyada üniversiteye hakaret ettiği, itham ve isnatlarda bulunduğu gösterilmistir.

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi

İlgili üniversitedeki 2 imzacı kadın akademisyenin işten çıkarılmaları tebliğ edilmiştir.

Güncelleme (02 Mart 2016): Haklarında soruşturma açılan 4 imzacı akademisyenden 3’ü ihbar ve kıdem tazminatsız işten çıkartılmış; yarı zamanlı çalışan 1 imzacı akademisyenin işte çıkartılmasında ihbara gerek duyulmamıştır.

İzmir Üniversitesi

İzmir Üniversitesi’nde imzacı bir akademisyenin iş akdi “tazminatsız ve ihbarsız” olarak sonlandırıldı. İş akdinin feshi, akademisyene 15 Şubat 2016 tarihinde tebliğ edildi.

Maltepe Üniversitesi

İmzasını geri çekmeyen akademisyenlerden biri öncelikle istifaya zorlanmış ardından iradi olarak emeklilik hakkını talep etmiştir.

Güncelleme (5 Şubat 2016): Bir imzacı akademisyene görevine son verildiği tebliğ edilmiştir.

Güncelleme (2 Mart 2016): İki imzacı akademisyenin görevine son verilmiştir.

Nişantaşı Üniversitesi

Nişantaşı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Levent Uysal imzacı 6 akademisyeni istifaya davet etmiştir. Henüz disiplin soruşturmasına ilişkin herhangi bir tebliğ akademisyenlere ulaşmamıştır.

Güncelleme (9 Şubat 2016): İmzacı 6 akademisyenin işine son verildiğine dair tebligat ulaşmıştır. Akademisyenlere kıdem ve ihbar tazminatı ödenmemiştir.

Okan Üniversitesi

Okan Üniversitesi’nde 13 imzacı akademisyenden ders saat ücretiyle çalışan bir akademisyen işten çıkarıldı.

İmza listesinden Üniversite adının çıkartılması talep edildi.

Plato Meslek Yüksek Okulu

Bir imzacı akademisyen İş Kanunu’nun 25. Maddesine dayanılarak işten çıkartılmıştır.

Yeni Yüzyıl Üniversitesi

Üniversitedeki tek imzacının bir hafta süren sözlü bir süreçte imzasını çekmesi için baskı yapılmış, çekmeyeceğini bildirince, istifası istenmiş, etmeyeceğini bildirdiğinde ise 22.01.2016 tarihinde soruşturma süreci tebliğ edilerek başlatılmıştır. 22.01.2016 tarihinde tarafına rektörlükçe disiplin soruşturması açılmış ve 28.01.2016 tarihinde yazılı savunmasını vermiştir. Kararın bir hafta içerisinde açıklanacağı kendisine bildirilmiştir. Kendisine soruşturma süresinde uzaklaştırma verilmemiş, bunun nedeninin de en kısa sürede tamamlamayı planlamaları olduğu bildirilmiştir. 

Güncelleme (25.02.2016): 22.02. 2016 tarihinde imzacıya Yüksek Öğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği!nin 11. maddesi a bendine göre “kamu hizmetinden çıkarma” cezasının uygun görüldüğü tebliğ edilmiştir.

DEVLET ÜNİVERSİTELERİ

3. 2 Kamu Üniversitelerinde İşten Atılma / İstifaya Zorlanma /Atamanın askıya alınması, geri yollanması, bekletilmesi

BAK’ın yayınladığı ve kamuoyuna basın açıklamasıyla duyurduğu metnin imzacılarının büyük bölümünü devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenler oluşturmaktadır. 657 Devlet Memurları Kanunu ve 2547 Yükseköğretim Yasası kapsamında özlük hakları tanımlanmış olan akademisyenlerin metne imza vermelerinin ardından açılan disiplin soruşturmaları, görevden uzaklaştırmalar, ölümle tehdit edilmeye varan birçok yıpratma mekanizmasıyla aslında can ve iş güvenliğinin olmadığını kanıtlanmıştır. Bu çerçeve dâhilinde, akademisyenlerin barış talebi devlet üniversitelerinde ciddi bir infiale neden olmuştur. Bu bağlamda üniversiteler tek tek değerlendirildiğinde aşağıdaki gibi bir özete ulaşılmaktadır:

Abdullah Gül Üniversitesi

Kayseri’de bulunan üniversitenin tek imzacısı profesör kadrosundaki kişinin istifası ilk gün talep edilmiş, istifayı kabul etmeyen akademisyen hakkında soruşturma başlatılmıştır.

Adnan Menderes Üniversitesi

Bir imzacı akademisyenin işine son verilmiş; iki imzacı akademisyen hakkında soruşturma başlatılmıştır. Üç imzacı akademisyen tedbiren görevden uzaklaştırılmıştır.

Akdeniz Üniversitesi

Bir imzacı akademisyen müdür yardımcılığından istifaya zorlanmıştır. İlgili akademisyen istifa etmiştir.

Anadolu Üniversitesi

19 kişinin imzacı olduğu Üniversite’de idari soruşturma başlatılmış, adli soruşturma ise Eskişehir Savcılığı’nın yetkisizlik kararıyla İstanbul’a gönderilmiştir.

Atatürk Üniversitesi

Tek kişinin imza verdiği üniversitede disiplin soruşturması tebliğ edilmemiştir; ancak, adli soruşturma savcılık makamınca başlatılmış ve ifadesi alınan imzacı serbest bırakılmıştır. İmzacıya yurt dışına çıkma aysağı getirilmiştir.

Ne var ki, metnin basına duyurulmasının hemen ardından adı ifşa edilen akademisyen, ölüm tehditleri almaya başlamış ve İnsan Hakları Derneği’ne sığınmak zorunda kalarak can güvenliğinin tehdit altında olduğu bilgisini vermiştir.

Güncelleme (7 Şubat 2016): İmzacı akademisyen üniversitedeki görevinden uzaklaştırılmıştır.

Bartın Üniversitesi

Üniversite Rektörlüğü yaptığı kamuoyu açıklamasında “devletimizin terör konusundaki haklı mücadelesinin yanındayız” demiş ve “14. maddeyle görevlendirilen bölüm başkanlığınız görülen lüzum üzerine” içerikli yazının tebliğiyle ilgili öğretim üyesi bölüm başkanlığı görevinden almıştır.

Güncelleme (5 Mart 2016): İlgili öğretim üyesinin “görev süresinin yenilenmemesi”ne karar verildiği bildirildi. Öğretim üyesine bildirilen gerekçeler şöyle: 1. “Öğretim üyesinin hakkında ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan cezai soruşturma açılmış olması; birime disiplin soruşturması açısından gereğinin takdir ve ifası için görevli olduğunun bildirilmesi; 2. Öğretim üyesinin hakkında idari disiplin soruşturması açılmış olması ve 657 sayılı devlet memurları kanununun 125/Ea ve b maddelerinde düzenlenen nitelikteki davranışlarda bulunmak disiplin suçlarını işlediği anlaşıldığı (sic.), ayrıca Başbakanlık Makamının 2016/04 sayılı ve ‘Milli Güvenliği Tehdit eden Örgüt ve Yapılar İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında’ konulu genelgesinde belirtilen talimatlar çerçevesinde, ‘Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası’ ile cezalandırılması için yüksek disiplin kuruluna teklifte bulunulduğu…”

Dicle Üniversitesi

Kısmen kalabalık bir sayıyla 24 kişinin imza verdiği üniversitede henüz idari soruşturma açılmamıştır; ancak, akademisyenler hakkında cezai soruşturma başlatılmıştır.

Güncelleme (2 Mart 2016): Üniversite Rektörlüğü 24 imzacı akademisyen hakkında soruşturma başlatmıştır.  Akademisyenlerin bazıları yazılı savunmalarını vermiş; bazısı vermemiştir.

Dokuz Eylül Üniversitesi

İzmir’in en eski devlet üniversitelerinden biri olan üniversitede henüz haklarında idari soruşturma başlatılmayan 14 akademisyene cezai soruşturmayla karşı karşıya kalacağını öğrenmiştir. Ancak henüz herhangi bir tebliğ ya da gözaltı süreci yaşanmamıştır.

Güncelleme (3 Mart 2016): İmzacılar arasında yer alan bir lisansüstü öğrencisi hakkında idari soruşturma başlatılmıştır. Öğrenci sözlü ve yazılı savunmasını sunmuştur.

Düzce Üniversitesi

Düzce Üniversitesi Rektörlüğü, yayımladığı açıklamada bildiriye imza atan öğretim üyesi hakkında soruşturma başlatıldığını ve soruşturma süresince “uzaklaştırma tedbiri” uygulanacağını belirtti. “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 26. Maddesine dayalı olarak soruşturma süresince görevinin başında kalmasında sakınca görüldüğünden, ilgili hakkında görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir” denildi.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

İmza veren üç araştırma görevlisi ciddi tehdide maruz bırakılmıştır. Üniversite kapısına üç araştırma görevlisinin de ismi ve fotoğrafları asılmış ve tehdit içeren mesaj ve yazılamalara dönüşmüştür. Süreç içerisinde akademisyenler hakkında idari soruşturma açılmış. Rektörlük makamı görevden alınmalarını talep ettiğini duyurmuş ve bir akademisyen koordinatörlük görevinden alınmıştır. Başlatılması beklenen adli soruşturma ise Eskişehir Savcılığı’nın yetkisizlik kararıyla İstanbul’a gönderilmiştir.

Güncelleme (2 Mart 2016): ÖYP’li imzacı akademisyenin ilişiği gerekçe gösterilmeden kesildi.

Gaziantep Üniversitesi

Dört kişinin imza verdiği üniversitede idari soruşturma başlatılmıştır; ancak, soruşturmanın seyriyle ilgili bilgi edinilememiştir.

Güncelleme (10 Mart 2016): Bir imzacı akademisyen, doktora sonrası araştırma için SOAS’ta (İngiltere) görevlendirilmişken, Mart ayında kendisine telefon ve e-postayla yurt dışı görevlendirilmesinin iptal edildiği ve üç (3) iş günü içinde göreve başlaması kendisine bildirilmiştir.

Hakkâri Üniversitesi

Sadece tek akademisyenin imzasının bulunduğu Üniversite’de idari soruşturma henüz açılmamıştır. Adli soruşturma başlatılmıştır.

Iğdır Üniversitesi

İmzasını geri çeken bir akademisyen hakkında idari soruşturma yürütülmüş ve ilgili akademisyen devlet memurluğundan çıkartılmıştır. Tebliğ edilen karar aşağıdaki gibidir:

“Üniversitemiz Disipinin Kurulu’nun 07.03.2016 tarih ve 3 sayılı toplantısında 10.01.2016 tarihinde ulusal yayın yapan çeşitli gazete ve haber sitelerinde kamu görevlilerinin imzaladığı Ülkemizin Doğu ve Güneydoğusunda yapılan güvenlik operasyonlarını katliam olarak nitelendirip terör örgütlerinin yasadışı silahlı eylemlerini bir hak mücadelesi olarak vasıflandıran bilgidiye imza attığınız daha sonra imza tarafınızca geri çekilse de söz konusu fiilin suç olmadığı gibi bir hak olduğunu iddia ettiğiniz sabit görülmüş olup 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin e bendi ile 2547 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 53. maddesinin be bendinin 1. cümlesinde yer alan “öğretim elemanı … üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezaları” ifadesi ve ilgili mevzuat uyarınca devlet memurluğundan çıkarılmanıza oy birliği ile karar verilmiştir.

İş bu karara idari yargı yolu açıktır.

Bilgilerinize rica ederim.”

 

İstanbul Üniversitesi

83 akademisyenin destek verdiği metin sonrası, üniversitede idari soruşturma başlatılmıştır. Doçent kadrosundaki bir akademisyen idari görevi olarak müdürlükten alınmıştır.

Basın açıklamasını takip eden günlerde, Rektörlük imzacı akademisyenlerin idari görevlerinden alınması yönünde dekanlıklara talimat göndermiştir. Buna talimat kapsamında araştırma merkezlerindeki idari görevler, bölüm başkanlıkları, bölüm başkan yardımcılığı görevleri, yönetim kurulu ve danışma kurulu üyelikleri bulunmaktadır. Rektörlük idari görevlerde bulunan imzacı akademisyenlerle ilgili dekanlıklardan bilgi talep etmiştir.

Buna bağlı olarak İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin Müdürü Rektörlük tarafından görevden alındı. Müdürün görevden alınmasıyla aynı merkezin Müdür Yardımcısının görevi de otomatik olarak düşmüştür. Merkezin yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu imzacı akademisyenlerden oluşuyor. Bu akademisyenlerin de üyelikleri düştü. Bu durum, Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin yıllara yayılan emek ve birikimle kurulan yapısında büyük bir yaraya neden olmuştur.

Rektörlüğe bağlı diğer araştırma merkezlerinde de yönetim kurulu ve danışma kurulu üyesi olan imzacıların bilgileri merkez müdürleri kanalıyla Rektörlükte toplandı. Bu kişiler de görevden alınmayı bekliyor.

Ek olarak imzacı bölüm başkan yardımcılarından biri bu süreçte istifa etti. Diğer iki bölüm başkan yardımcısı direniyor ve görevlerine devam ediyorlar.

Mersin Üniversitesi

İmzacı akademisyenlerden 3 yardımcı doçentin sözleşmesi uzatılmadı.

Güncelleme (3 Mart 2016): Bir araştırma görevlisinin ve iki uzmanın sözleşmesi uzatılmadı.

Mimar Sinan Üniversitesi

Üniversitede imzacı akademisyenlere (77) idari soruşturma ile ilgili yazılı veya sözlü bir bilgi henüz ulaşmamıştır.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

9+6 kişinin imzacı olduğu üniversitede emekli durumdaki bir imzacı hariç tümüne 15 Ocak 2016’dan başlayarak 2 ay görevden uzaklaştırma verilmiştir. Ayrıca herbirine resmi yazıyla soruşturma açıldığı da belirtilmiş olsa da henüz soruşturma evrakları sadece bazı imzacılara tebliğ edilmiştir (27.1.). Savcılık soruşturması da başlatılmış ancak yetkisizlik kararıyla İstanbul’a gönderilmiştir. Ayrıca imzacı olmayan, sonraki karşı veya yana bildirileri de imzalamamış bir yabancı öğretim üyesi, fb sayfasında yazdığı bir yorum nedeniyle ihbar edilmiş ve istifaya zorlanmış, can güvenliği kaygısıyla apar topar şehri ve ülkeyi terketmiştir.

Bunun dışında MSKÜ resmi sayfasında Rektör imzalı suçlayıcı bir yazı vardır, çeşitli yerel gazetelerde imzacı akademisyenler fotoğraflı olarak “teşhir” edilmişlerdir.

Sakarya Üniversitesi

İsimleri ifşa edilip yerel gazetelere konu olan 3 imzacı akademisyen hakkında Rektörlük makamınca disiplin soruşturması açılmış. Bunun yanında cezai soruşturma süreci de başlatılmıştır.

Güncelleme (6 Şubat 2016): İmzacı akademisyenler Savcılıkta ifade vermiştir.

Bir imzacının kadrosunun bulunduğu birim dışındaki görevine son verilmiş; başka bir birimde görevlendirilmesi yapılmıştır.

İmzacı araştırma görevlileri yıllık izin için başvurmuş; başvuruları reddedilmiştir.

Tunceli Üniversitesi

ÖYP konusunda en agresif davranan üniversiteler arasında yer alan Tunceli Üniversitesi 10 imzacı ÖYP’li akademisyeni geri çağırdı.

ÖYP’li akademisyenlerden biri istifa etti.

Uludağ Üniversitesi

3 akademisyen tedbiren görevden uzaklaştırılmıştır.

 

4. ACİL İHTİYAÇ VE TALEPLER

1.      Basın açıklaması nedeniyle haklarında savcılık soruşturması açılan akademisyenler için geniş bir hukuk dayanışması oluşturulmuştur. Ancak İstanbul ve Ankara başta olmak üzere henüz ifadeye çağrılmayan ve ifadeye çağrılıp soruşturma süreci devam eden akademisyenler için var olan hukuk dayanışmasının güçlendirilmesi gerekmektedir. Yerel ve ulusal basın tarafından hedef gösterilen, üniversite yerleşkelerinden haklarında kara propaganda yürütülen ve rektörlükler tarafından hukuksuz soruşturmalara maruz kalan akademisyenlerin ciddi can güvenliği sorunu bulunmaktadır. Bu sorun tüm akademisyen arkadaşlarımız için geçerli olmakla birlikte, özellikle taşra üniversitelerinde çalışanlar için çok daha vahim bir düzeydedir. Zira birçok akademisyen üniversitedeki ofislerine gidememekte, güvenlik riski nedeniyle şehir değiştirmek durumunda kalmaktadır.

  1. Yasal soruşturma sürecinden geçen akademisyenler için geniş bir hukuki destek ağı kurulmuştur. Ama özellikle İstanbul ve Ankara’da henüz ifadeye çağrılmayan ya da soruşturma süreçleri devam eden akademisyenler için hukuki dayanışmanın güçlendirilmesi gerekmektedir.

2.      Rektörlükler tarafından hiçbir hukuki dayanak olmadan açılan soruşturmaların yakın takibinin yapılması ve işten atma, “tedbiren uzaklaştırma” vb. gibi cezalar almış ve alacak olan akademisyenler için güçlü bir hukuk desteğinin sağlanması gerekmektedir.

3.      Başta vakıf üniversitesinde çalışan akademisyenler ve 50/D ve ÖYP asistanları olmak üzere birçok akademisyenin çalışma hakkı gasp edilmektedir. Önümüzdeki süreçte uzun vadeli bir dayanışma fonunun oluşturulması ve mümkün olan en geniş biçimiyle süreçten maddi olarak olumsuz etkilenen/etkilenecek olan akademisyenlere destek sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda, başta Eğitim-Sen olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin sürece dâhil edilmesi ve bir tür dayanışma kampanyasının örgütlenmesi gerekmektedir.

4.      Ölüm tehdidi alan, hedef gösterilen ve hukuksuz soruşturmalarla karşı karşıya kalan akademisyenlerin yaşadığı sürecin psikolojik boyutlarını da göz önünde bulundurarak, BAK içinde bir tür psikolojik destek mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir.

5. SONUÇ YERİNE

Bu rapor tamamlandığı tarihte (20 Ocak 2016) süreç devam etmekte, her geçen gün farklı üniversitelerde hukuksuz soruşturmalar açılmakta, arkadaşlarımıza yönetilen tehditler farklı boyutlara ulaşmaktadır. İlk 1128 imzacının hedef gösterilmesinin ardından, imza metni beş gün süre ile imzaya açık kalmış bu süre içinde bazı arkadaşlarımız imzalarını çekmeye zorlansa da, imza sayısı 2238’e ulaşmıştır. Yanı sıra yurt içinden birçok farklı meslek grubu, örgüt ve sivil toplum örgütüyle farklı ülkelerden bir çok akademisyen dayanışma kampanyaları organize etmiş, bu anlamda dayanışma imzaları onbinlerle ifade edilebilecek bir düzeye ulaşmıştır.

Hükümet tarafından atılan adımlar, önümüzdeki günlerde biz akademisyenleri daha zorlu bir sürecin beklediğini göstermektedir. 1128 akademisyenin hedef gösterilmesinden sonra metne imza veren akademisyenlere de soruşturmalar açılmaya başlamıştır. Dayanışma kampanyalarına imza verenler, iktidar ve iktidarla yakın ilişkide olan basın kuruluşları tarafından hedef gösterilmektedir. Üniversitelerde, rektörlük seçimleriyle ilgili yeni bir düzenlemeden bahsedilmeye başlanmış; bu düzenlemeyle seçimler yapılmadan Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atama yapılacağı konuşulur olmuştur. Devlet memurları kanununda da yeni düzenlemeler planlanmakta, bu düzenlemelerle birlikte üniversiteler de dâhil olmak üzere birçok alanda güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılmaya çalışılacağı öngörülmektedir.

Tüm bu süreç sonunda karşılaşılan tablo, bahsi geçen metnin altına imzamızı atmamıza neden olan endişelerin her geçen gün daha fazla yaşamımıza nüfuz ettiğini, yaşamın her alanında barış ortamından günden güne uzaklaşıldığını göstermektedir.

 

[1] http://www.birgun.net/haber-detay/sedat-peker-den-akademisyenlere-kaninizi-akitacagiz-ve-akan-kanlarinizla-dus-alacagiz-100568.html Erişim: 20 Ocak 2016

[2] http://www.mansethaber.com/ozgurlukcu-hukukcular-dernegi-sedat-peker-hakkinda-suc-duyurunda-bulundu/15388/Erişim: 20 Ocak 2016

[3] http://egitimsen.org.tr/akademisyenlerden-sedat-peker-hakkinda-suc-duyurusu/ Erişim: 20 Ocak 2016

[4] Erişim: 20 Ocak 2016

[5] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/476688/Polisten__koruma_isteyen_akademisyene_yanit__Kafasina_ben_sikarim.html#

[6] http://bianet.org/bianet/siyaset/171374-baskent-universitesi-doc-dr-sebnem-oguz-u-gorevden-uzaklastirdi