Beraat Eden Akademisyen Koçak: O Metinde Bir Hakikat Var

Yazar / Referans: 
Naci Kaya - Mezopotamya Ajansı
Tarih: 
05.10.2019

İSTANBUL – “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attığı için hakkında açılan davada beraat eden Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç Doç. Dr. Hakan Koçak, “Nihai olarak o metinde bir hakikat vardı. Esas olan hakikatti" dedi.  

Akademisyenlerin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attıkları için ihraç edilen ve haklarında “örgüt propagandası” suçlamasıyla açılan davalarda bir bir beraat kararı geliyor. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 26 Temmuz’da aldığı hak ihlali kararıyla akademisyenler hakkında iddia edilen suçun ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmetti. AYM’nin hak ihlali kararının ardından akademisyenler, haklarında açılan davalar beraatla sonuçlanmaya başladı. Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen Doç. Dr. Hakan Koçak, açılan davalar ve beraat kararını değerlendirdi.

'MAHKEMELER DEĞİL YÖK CEZALANDIRDI' 

Barış bildirisine imza atan akademisyenlerin haklarında dava açılmadan önce cezalandırıldığını hatırlatan Koçak, “Yargıçlardan önce meslektaşlarımız, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve hükümet bizleri KHK listesine koyarak, sonrasından da işten atarak cezalandırmıştı. Dava açılmadan önce böyle bir cezalandırma yapılması çok tuhaf ve manidardır” dedi. 

‘KHK’LERİN MEŞRUİYETİ TARTIŞILIR’

Görevlerinden ihraç edildikten sonra Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyon’una gittiklerini anımsatan Koçak, davanın devam ettiği gerekçesiyle komisyondan cevap alamadıklarını söyledi. AYM’nin kararından sonra yerel mahkemelerin akademisyenler hakkında beraat kararını verdiğine dikkati çeken Koçak, “Beraat olmasaydı da işe iade edilmemiz konusunda ısrarımız sürecektik. Biz zaten herhangi bir şeyle suçlanmamıştık. İhraç edilmemizdeki gerekçe ‘terör örgütü ile irtibatlı’ şeklinde muğlak, genel bir kavramdı. Ve buna dair hiçbir kanıt yok. Daha ilk günden beri işe iade edilmemiz gerekiyordu. KHK’lerin kararları çok tartışıldı. Ama AYM’nin kararından sonra KHK’lerin kararları meşruiyeti daha da tartışılır duruma geldi” dedi. 

‘GÖREVİMİZE DÖNMEK İSTİYORUZ’

İhraç edilen akademisyenlerin işlerine geri dönecekler mi, dönmeyecekler mi? tartışmalarının önlerindeki süreçte belli olabileceğini dile getiren Koçak, işlerine geri dönme kararı alındığında da mevcut mevzuata göre kendi okullarının dışında görev yapabileceklerini aktardı. Koçak, “Biz bu mevzuata karşıyız. Bizim nihai talebimiz pasaportlarımızın verilmesi, kendi okullarımıza ve kürsülerimize geri dönmemizdir. Ve bu sürecin biran önce tanzim edilmesidir” diye belirtti. 

‘DEMOKRATİK ÇÖZÜM ÇABASIYDI’

Ocak 2016’da barış bildirgesi metni ortaya çıktığından bu yana haklılıklarının birçok defa kanıtladığını vurgulayan Koçak, “Metinin ana teması aslında yıllardır çözülmeyen Kürt sorunu ile ilgiliydi. Kürt sorununa Cumhuriyetin değişik dönemlerinde şiddet yoluyla çözümler arandı. Ve hiçbir zaman şiddet yoluyla çözüm bulunmadı. Bizim imza attığımız metin, şiddette karşı demokratik çözüm çabasıydı” diye konuştu. 

‘TAYBET ANA'NIN NEDEN ÖLDÜĞÜ SORGULANMADI’

Kürt sorununa şiddet yolunun tercih edilmesi ancak yeni çözümsüzlüklerin doğuracağını ifade eden Koçak, “Bunun en büyük kanıtı son kayyum atamalarıdır” dedi.  Metinin içeriğinden yani ana temasından çok sözcüklerin tartışıldığı ve bunun çok yanlış olduğunu sözlerine ekleyen Koçak, şöyle devam etti: “Ama şu tartışılmadı; hakikat ne? Nihai olarak o metinde bir hakikat vardı. Çok ağır yaşam hakkı ihlalleri oldu. İçinde kadınların çocukların sivillerin kadınların olduğu çok sayıda insan öldü.  Örneğin; Taybet Ana’nın ve buzdolabında cenazesi bekletilen Cemile’nin birçok sivil insanlarımızın neden öldüğü,  nasıl öldüğü sorgulama ihtiyacı duyulmadı. Peki bu hakikat neden Türkiye kamuoyu halen tartışılmıyor? Benim kişisel olarak en çok üzüldüğüm durum bu. Hatta bir adım daha öne götürelim bizim adlarımız çok öne çıktı. Bir zaman sonra bizlerde bir mağdurlar kümesi olarak çok tartışıldık. Bunlar sorgulanmalı ve tartışılmalıyken metindeki o sözcük olmalı mıydı, olmamalıydı tarzında tartışma daha çok sorgulandı.” 

‘ÖNEMLİ OLAN HAKİKATTIR’

“Benim için önemli olan hakikat” diyen Koçak, şunları ifade etti: “Bu yaşam hak ihlalleri olmamalıydı. Neden ve niye oldu? Bu olanların sorgulanmasını yapacak mıyız? Çünkü bu sorgulamaları yapmazsak yarın yine benzer durumlar olacak. Zaten o düzeyde olmasa da benzer durumlar oluyor. Bu nokta da ilkeli bir tutum alınması gerekir.” 

MA/Naci Kaya

Kaynak: http://mezopotamyaajansi20.com/tum-haberler/content/view/71230