Barış İçin Akademisyenler’in Hukuk Mücadelesi Sürüyor

Yazar / Referans: 
BAK
Tarih: 
28.10.2022

Her Şey Sıfırdan mı Başlıyor?

Olağanüstü Hâl (OHAL) Kararnameleriyle ihraç edilen Barış İçin Akademisyenler’in yaklaşık altı yıldır süren hukuk mücadelesi bu kez de idare mahkemeleri önünde devam ediyor. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ret kararlarına karşı açtıkları iptal davalarında, ilk duruşmalar Komisyonun kararlarına karşı yapılan itirazları incelemekle özel olarak görevlendirilmiş Ankara İdare Mahkemeleri önünde 27 Ekim, 31 Ekim ve 25 Kasım 2022 tarihlerinde görülmeye başlanacak. Ne var ki, Barış Bildirisi imzacıları haklarındaki ceza davalarından beraat etmiş, bildiriyi imzalamaları Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından “ifade özgürlüğü” kapsamında görülmüşken, idare mahkemeleri bandı geri sarmaya başladı: Mahkemeler bir kez daha bildirinin dilinin “terör örgütü”nün diline benzeyip benzemediğini tartışmaya hazırlanıyorlar. Oysa ki, bildiriyi imzalamanın herhangi bir suç oluşturmadığı hukuki olarak tartışma götürmez bir konu. AYM’nin konuyla ilgili kararları Barış İçin Akademisyenler’e ne idari disiplin cezası ne de ağır ceza verilebileceğine hükmetti. AYM kararlarının bağlayıcılığı açık ve zorunlu iken, özel yetkili bu idare mahkemelerinin yeniden bildiriyi içerik yönünden tartışmaya açması ve yargılamayı bu çerçevede sürdürmesi kabul edilemez. 

Ne olmuştu?

2015 yılı Temmuz ayından başlayarak Kürt illerinde uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında işlenen hak ihlallerine itiraz etmek için, 11 Ocak 2016’da akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalamışlardı. Bu nedenle 2212 imzacı akademisyen, geçtiğimiz yedi yıl içerisinde çok sayıda hak ihlaline maruz bırakıldı. Kimileri gözaltına alındı, tutuklandı, tehdit edildi, yaşadığı şehri terk etmeye zorlandı. Haklarında disiplin soruşturmaları ve adli soruşturmalar açıldı. Bazıları emekliliğe/istifaya, imza çekmeye zorlandı; bazılarının iş sözleşmeleri fesh edildi; bazıları açığa alındı, yıldırma/mobbing'e maruz bırakıldı. 822 imzacı akademisyen "terör örgütü propagandası yapma" suçlamasıyla ceza mahkemeleri önünde yargılandı. Kamu üniversitelerinde çalışan imzacı akademisyenlerden 406'sı OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleriyle kamu görevinden ömür boyu çıkartıldılar. Bu süreçte ağır hastalıklara yakalananlar oldu; Mehmet Fatih Traş intihara sürüklendi. 

OHAL kararnameleriyle ihraç edilen imzacı akademisyenlerin isimleri ve kimlik numaraları Resmî Gazete'de ifşa edildi. Devlet ve vakıf üniversitelerinde çalışmak da dahil olmak üzere kamu görevine girmeleri ömür boyu yasaklandı, kendilerinin ve eşlerinin pasaportları iptal edildi, doçentlik başvuruları iptal edildi, sosyal güvenlik kayıtlarına düşülen şerhlerle damgalandılar. 

2019 yılında AYM, Barış Bildirisi’ne imza atmanın ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmedince ağır ceza mahkemelerinde yargılanan Barış Bildirisi imzacıları beraat etti. Fakat OHAL Kararnameleriyle ihraç edilen imzacı akademisyenler bakımından bu beraat kararlarının şimdiye değin hiçbir etkisi olmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, geçtiğimiz yıl, Türkiye'den önündeki başvurularla ilgili savunma isteyinceye değin, OHAL Komisyonu imzacıların ihraçlarına karşı yaptıkları başvuruları sürüncemede bırakmaya devam etti. Nihayet karar verdiğinde de AYM’nin kararı hiç yokmuş gibi, tüm imzacıların başvurularını kopyalanıp yapıştırılmış aynı gerekçeyle birkaç ay içinde reddetti. 

Dayanışma çağrısı

Barış İçin Akademisyenler’in haklarında verilen kamu görevinden ihraç edilme kararlarını iptal etme talebiyle bir mahkemeye ulaşabilmeleri altı yılı buldu. İfade özgürlüğünün kullanımı olan bir eyleme yönelik gerçekleştirilen bu ağır müdahaleye karşı mücadele hukuki zeminde idare mahkemeleri önünde sürüyor.