Mahkeme Başkanı: Devletin Uyguladığı Şiddete Karşı Mısın?

Yazar / Referans: 
Tansu Pişkin, Bianet
Tarih: 
06.09.2018

25. ACM Başkanı, akademisyen L.N.'ye "Devletin egemenliğini korumak için uyguladığı şiddete karşı mısın" diye sordu. Akademisyenden "örgüt üyesi olmamakla beraber örgüte yardım etme" iddiasıyla ek savunma istedi.

Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde iki ayrı mahkemede devam etti.

37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nden Seramik Okutmanı Sakine Çil ile Yrd. Doç. Dr. Meltem Gürle’nin; 25. ACM’de ise 29 Mayıs Üniversitesi’nden Hilal Alkan Zeybek, Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. L.N. ve Prof. Dr. Ayşegül Altınay’ın ilk duruşmaları görüldü.

37. ACM

Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Kadir Alpar; Üyeler: Serkan Baş, Erol Güngör; Savcı: Caner Babaloğlu.

1. duruşma

Derhal beraat ve birleştirme talebi

Okutman Sakine Çil, duruşma salonunda hazır bulundu. Çil suçlamaları reddederek derhal beraatini istedi. Aksi karar verilmesi durumunda savunma için ek süre talep etti.

Çil'in ardından avukat Meriç Eyüboğlu söz aldı. İlk aşamada derhal beraat talepleri olduğunu belirten Eyüboğlu, mahkemenin aksi kanaatinde akademisyen dosyalarının 13. ACM'de devam eden dört akademisyenin dosyasıyla birleştirilmesini istedi.

13. ACM’deki dosya

Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy, Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları gerekçesiyle haklarında TMK 7/2'den açılan davada, savcının talebi üzerine Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinden yargılama yapılması için Adalet Bakanlığı'na yargılama izni için başvuruldu. Bakanlık ilgili izni verdi. Dört akademisyenin yargılaması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

TCK 301

Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

Talebinin kabul edilmemesi halinde, heyetin kendi mahkemesinde görülen akademisyen dosyalarını birleştirilmesini talep etti.

 13. ACM'den belgeler istenecek

Ara mütalaasını açıklayan savcı, 37. ACM'deki benzer dava dosyalarının birleştirilmesi hususunda takdiri mahkemeye bıraktığını belirterek sanığın ve müdafinin savunma için ek süre verilmesi talebi dışındaki bütün taleplerinin reddini istedi.

Mahkeme heyeti, derhal beraat ve kendi mahkemesindeki dosyaların birleştirilmesi talebini reddetti. 13. ACM'deki dosyadan iddianamenin, duruşma tutanaklarının ve TCK 301 yönünden yargılama yapılması için Adalet Bakanlığı ile yapılan yazışmaların istenmesine, 13. ACM'deki dosyayla birleştirme talebinin incelemeden sonra değerlendirilmesine karar verdi.

Bir sonraki duruşma 12 Şubat saat 10.00'da görülecek.

2. duruşma

Mahkeme başkanı: Öyle bir şey yazamayız

Yrd. Doç. Dr. Meltem Gürle, yurtdışında görevli olduğu gerekçesiye duruşmaya katılamadı. Avukat İnayet Aksu söz aldı ve savunmasına "Önceki duruşmadaki meslektaşımın beyanlarına katılıyorum" diyerek başladı.

Mahkeme başkanı gülerek “Öyle bir şey yazamayız da” diye yanıtladı. Aksu, “Tam olarak bunu konuşuyoruz. Biz dün de buradaydık. A noktasından B noktasına en kolay nasıl gidiliyorsa öyle gidilir. Argümanımı artık adil yargılamanın gereklerini bir kenara bırakıp gündelik pratiklere ilişkin kuruyorum" dedi.

"O kadar kişiyi nasıl toplayacaksınız?"

Aksu'nun beyanları üzerine Mahkeme Başkanı Kadir Alpar, 1128 akademisyenin uygulamada bir araya getirilmesinin mümkün olmadığını savunarak şöyle konuştu: 

"Biz de bu yargılama faaliyetinin içindeyiz. Diyelim ki bütün davalar bu  mahkemede görülüyor; 1128 kişiyi topladım,12 Aralık'a gün verdim. İlk başta uygun gelebiliyor ama o kadar kişiyi nasıl toplayacaksınız? Hepsi duruşmaya katılamayacak, gelen olacak, gelmeyen olacak. Uygulamada olan bu.

"Her defasında1128 kişiyi bir araya toplayacaksınız. Bunun da fiziki zorlukları var. Ayrı ayrı yargılanıyorlar çünkü ayrı ayrı suçlanıyorlar. Bu yargılamanın nihai hedefi olarak propaganda var mı yok mu onu tartışıyor olmak. Fiziki koşulları düzeltmeye devletin kudreti vardır elbette ama nasıl yapılacağına dair bizim bilgimiz yok."

Aksu: Özgürlükçü perspektifle karar verin

Başkanın açıklamaları ardından savunmasına devam eden Aksu, mahkemeden özgürlükçü bir perspektifle karar vermesini isteyerek derhal beraat talebinde bulundu. 

Savcı, bir önceki duruşmada sunduğu ara mütalaasını yineledi. Mahkeme heyeti, ilk duruşmadaki karar ve gerekçelerle "sanığı hazır etmek üzere müdafine ek süre vererek" bir sonraki duruşmanın 12 Şubat saat 10.15'te görülmesine karar verdi.

25. ACM

Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Selami Yılmaz; Üyeler: Merve Konrat Uzun, Burcu Dündar Bakar; Savcı: Mehmet İlker Durmaz.

1. duruşma

29 Mayıs Üniversitesi'nden Hilal Alkan Zeybek yurtdışında olduğu, avukatı Benan Molu da mazeret bildirerek katılamadığı için duruşma görülemedi.

2. duruşma

Prof. Dr. L.N. duruşma salonunda hazır bulundu. Savunmasını sözlü olarak sundu ve derhal beraatini talep etti:

"Burada bulunduğum için şakın üzgün ve kırgınım. Ülkemizde eğitime, eğitimcilere olan inanç ve destek hep güçlü olmuştur. Neredeyse 30 yıldır bu ülkede hocalık yapıyorum. Böyle bir suçlamayla karşılaşacağımı hiç beklemezdim. Suçlamaya karşılık anneannemin deyimiyle ancak teessüf ederim diyebilirim.

"11 Ocak 2016’da bildiri metni bana mail yoluyla ulaştı, kimin yazdığını bilmiyorum. Metin zaman zaman sert ifadeler içeriyor olabilir ama ülkenin çok sancılı zamanlarında barış çağrısıyla imzalanmıştır.

"Yıllardır sosyal antropolog ve sözlü tarihçi olarak bu ülkenin kırsal alanlarında çalışmalar yürüttüm. En son projemde doğu ve batıda gençlerin yaşa öykülerini dinledim. Güneydoğuda yaşayan vatandaşların yaşadıklarını yakından biliyorum. Bölgedeki insanların hassasiyetlerine vakıfım.

"Sokağa çıkma yasakları döneminde ne yazık ki zaman zaman orantısız güç gösterilmiştir. Devletin vatandaşlarının güvenliğini hukuk çerçevesi içerisinde sağlaması gerektiğine inanıyorum. 

"Ben her türlü şiddete ve yasadışı örgüte karşıyım. İddianamede sözü geçen kişileri tanımıyorum. Hiç kimsenin yönlendirmesiyle hareket etmedim. Yalnızca bir vatandaş ve akademisyen olarak düşünce ve ifade özgürlüğü hakkımı kullandım. 

"Toplumsal barış, güvenlik, huzur ve demokrasinin sağlanması gerektiğine inanıyorum. Bu suçu ve iddianamede yazılanları kabul etmiyor, derhal beraatimi talep ediyorum."

Mahkeme başkanından sorgu

Savunmasının ardından Mahkeme Başkanı (M.B) Selami Yılmaz L.N.'ye soruları olduğunu söyledi. Başkan ve akademisyen L.N. arasında geçen konuşma esnasında avukat Erdal Doğan'ın da müdahalesi oldu. Mahkeme başkanı sorulara verilen cevapları da duruşma tutanağına geçirdi.

"Kaynak kim?"

Başkan Yılmaz'ın öğretim görevlisi L.N'ye yaptığı "sorgulama" şöyle ilerledi:

M.B: İmza süreci nasıl oldu?

L.N: Mail yoluyla.

M.B: Nasıl imzaladın, fiziki olarak imza mı attın?

L.N: İnternet üzerinden isim onaylayarak imzaladım.

M.B: Mail kimden geldi?

L.N: Çoklu bir maildi.

M.B: Kaynak kim?

L.N: Onu gerçekten bilmiyorum.

"Ne demek öz yönetim?" 

M.B: Olayları takip ediyordun değil mi?

L.N: Her vatandaş gibi.

M.B: Ne duydun?

L.N: İnsanların mağdur olduklarını gördüm.

M.B: Sebep ne? Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içinde birisi öz yönetim ilan ediyor. Ne demek öz yönetim?

Erdal Doğan: Sayın başkan iddia makamı gibi soru soruyorsunuz.

M.B: Fiili olarak gördüğün neydi? Kim ilan etti öz yönetimi biliyor musun?

L.N: Bilmiyorum.

M.B: Devletin ne yapması gerekirdi?

L.N: Ben her türlü şiddete karşıyım. Demokrasinin gereği olarak devlet vatandaşlarını korumak zorundadır.

"Egemenlik için şiddete karşı mısınız?"

M.B: Devletin egemenliğini korumak için uyguladığı şiddete karşı mısın?

L.N: Şiddet orantısız ve sivillere karşıysa karşıyım.

M.B: Bildirideki amaç nedir?

L.N: Ben sadece imzaladım. Bunun nedeni de barış çağrısına katkıda bulunmak.

M.B: Tek dil miydi?

L.N: Ben Türkçe metin imzaladım.

"İngilizce metin niye vardı?" 

M.B: Bildirinin muhattabı kim, çağrı kimeydi?

L.N: Metni okuyan insanlara seslenmekti.

M.B: İngilizcesi niye vardı, uluslararası çağrı niye yapıldı?

L.N: Uluslararası hukuktan söz ediyoruz ve böyle bir dünyada yaşıyoruz.

TCK 314/2'den ek savunma hakkı

Mahkeme Başkanı cevapları tutanağa geçirdikten sonra, savcı ara mütalaasını sunmadan ve üye hakimlere sormadan sanığa "TCK'nın 314/2, TMK'nın 5/1 ve TCK'nın 220/7 maddelerinin uygulanması ihtimaline binaen" ek savunma süresi ve hakkı tanıdığını açıkladı.

TCK 220/7

Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek olan ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.

TCK 314/2

TCK madde 220/7’ye göre suçlanan kişiye verilecek cezayı kapsayan maddedir. Buna göre, örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

TMK 5/1

Bu maddeye göre, yukarıda tanımlanan suçtan ceza alan kişiye verilen ceza yarıda bir oranında arttırılır.

Bunun üzerine söz alan Erdal Doğan, "Siz iddianameyi ispatlamak için sorgulama yapıyorsunuz" dedi. Ardından mahkeme başkanı duruşma tutanağına "Sanık müdafi söz istedi. Söz hakkı verilmeden konuşmaya başladı" diye yazdırdı.

Doğan: Peşin hükümle gelmişsiniz 

Doğan, tekrar söz alarak şu ifadeler yer verdi:

"Ben sanık müdafi olarak konuşuyorum. Sanık şu anda uyguladığınız usulü bilmiyor. Siz iddia makamı değilsiniz. Ek suçlama ve savunma hususunda savcılık iddiada bulunmamıştır. Bizim görüşümüz alınmadan ve heyet üyeleriyle oy birliğine gitmeden usule aykırı olarak karar vermeniz söz konusudur.

"Umarım bu düşünceden ötürü utanırım ama siz buraya peşin hükümle gelmişsiniz."

Savcı esas hakkındaki mütalaası için dosyayı istedi

Doğan savunmasının devamında derhal beraat, 13. ACM'de devam eden dört akademisyenin dosyasıyla birleştirilmesini ve bu dosyadaki belgelerin mahkemeye istenmesini, bu kararlar verilmeyecekse ek savunma ile ilgili ara karardan dönülmesini talep etti.

Ara mütalaasını açıklayan savcı, derhal beraat ve birleştirme taleplerinin reddini istedi. Delil toplama talebi olmadığını belirterek esas  hakkında mütalaasını hazırlamak üzere dosyanın tarafına tevdiine karar verilmesi yönünde mütalaasını açıkladı.

Bütün talepler reddedildi

Mahkeme heyeti, 13. ACM'deki dosyaya ait belgelerin istenmesi, dosyaların birleştirilmesi ve derhal beraat taleplerinin reddine hükmetti.

Ara kararını yineleyerek sanığa "TCK'nın 314/2, TMK'nın 5/1 ve TCK'nın 220/7 maddelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma süresi ve hakkı tanınmasına" karar verdi.

İddia makamının talebi doğrultusunda dosyanın tevdiini kararlaştıran heyet, duruşmanın 27 Aralık 10.25'te deva etmesine karar verdi.

3. duruşma

Prof. Dr. Ayşegül Altınay duruşma salonunda hazırr bulundu. İddianame kendisine tebliğ edilmediği için savunmasını hazırlayamadığını söyleyerek ek süre talep etti. Avukatı Fikret İlkiz de süre talebinde bulundu.

Bir sonraki 11 Aralık 09.30'da görülecek.

Akademisyen yargılamaları hakkında

5 Aralık 2017'de başlayan davalar 17 Temmuz 2018’e kadar sürdü. 225 günde 256 akademisyenin davalarının ilk duruşmaları görüldü. Bu süreçte bir kısmının ikinci ve üçüncü duruşmaları da yapıldı; 19 kişiye 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'ının cezası dışında bütün cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı.

6 Eylül itibariyle 263 akademisyenin ilk duruşması görülmüş oldu.

Ne olmuştu?

10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu.

Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı.

6 Eylül itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 263 oldu. 19 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in ve Ersanlı'nın cezalarının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi.

Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava sürüyor.

Birleştirme kararları

33. ACM'de 27, 25. ACM'de yedi, 29 ACM'de dört olmak üzere 38 akademisyenin dosyaları birleştirildi.

(TP)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/200537-mahkeme-baskani-devleti...