37. ACM'de duruşmaları görülen iki akademisyene 15'er ay hapis cezası verildi. Kararlarda hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti.
"Ama nihayetinde barış isteyenlerle, barış isteyenlerin kanında duş almak isteyenler arasındaki tercihi yine insanlık yapacak ve tarih olan biteni bütün detayıyla yazacak."
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan'ın Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
"Çözüm sürecine destek vermiş bir vatandaş olarak, bir süre öncesine kadar bu sürecin tarafı olmuş devlete söz konusu sürece yeniden dönmesi için çağrıda bulundum."
Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Mesut Yeğen'in Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
"Devletin uzun sure sokağa çıkma yasağı ilan ettiği yerlerde on binlerce sivil insan yaşamaktadır, sivil insanların can ve mal güvenliği her türlü kurumsal kaygı ve amaçlardan önce gelmektedir. Hiçbir amaç insan haklarının ihlaline gerekçe olamaz."
While four academics have been sentenced to 15 months in prison, one academic has been given a prison sentence of 1 year, 10 months, for whom a judge member of the court board has expressed a dissenting opinion, stating "He should have been acquitted.”
4 akademisyene 1'er yıl 3'er ay; bir akademisyene 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verildi. Kararlarda hükmün açıklanması geri bırakılırken 1 yıl 10 aylık cezayı veren heyetten bir üye hakim "beraat kararı verilmeli" yönünde şerh düştü.
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti.
"Hükümet eleştirisi yapmayı devlete vatana ihanet veya terör örgütü propagandası gibi göstermek fikrimce kişisel duygusal ve kötücül bir yorumlama şeklidir."
Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Öğr. Gör. Evren Erlevent'in Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
"Empati" kelimesi bu kadar yaygın olmadan çok önceleri biz: "Orda Bir Köy Var Uzakta" şarkısı ile büyüdük. "Gezmesek de tozmasak da/ O köy bizim köyümüzdür."
Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünden Dr. Sakine Çil'in Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
35. ACM'de görülen Prof. Dr. Melih Kırlıdoğ'un duruşmasında mahkeme heyeti Adalet Bakanlığı'ndan TCK 301'den yargılama izni alınması için dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine kadar verdi.
Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde devam etti.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı’nda Dr. Öğr. Üyesi Gülsün Güvenli’ye verilen “şehit ailesine başsağlığı - taziye” yükümlülüğü, kararı veren mahkeme tarafından iptal edildi.
Güvenli'nin avukatları dava sonrasında karara yazılı olarak itiraz etmişti. Ancak 37. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma savcısı Alaattin Çolak’ın itirazı üzerine yükümlülüğün kaldırılmasına karar verdi.
Kararda Güvenli’ye başka herhangi bir yükümlülük verilmesine yer olmadığına da hükmedildi.
