‘Çözüm süreci’nin travmatik bellekle imtihanı
Bu yazı 17.04.2013 tarihinde Özgür Gündem'de yayınlanmıştır.
Bu yazı 17.04.2013 tarihinde Özgür Gündem'de yayınlanmıştır.
Etkin Haber Ajansı / 21 Nisan 2013 / İSTANBUL (Arzu Demir)
Barış İçin Akademisyenler'den Yrd. Dç. Dr. Erdem Yörük, barışın güvencesinin halk hareketleri ve sokak olacağına dikkat çekti, "Batıda iş daha çok sosyalistlere düşüyor" dedi. Yörük, Halkların Demokratik Partisi'nin yerel örgütlenmelerinin hızla hayata geçirilmesinin ve halkla buluşmasının barışın güvencesi olacağını söyledi.
Özellikle siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler disiplinlerinde kadınlara indirgemeci bir yaklaşımla “uysal” “barışçıl” ve “uzlaşmacı” roller çizen yaklaşımlar olmakla birlikte özellikle 90 sonrası dönemde bu yaklaşımları sorgulayan ve kadınların doğuştan değil öğretilmiş rolleri yüzünden bu sıfatları taşıdıklarını iddia eden yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Kadınlar, doğuştan pasifist değildir. Öyleyse toplumlarda erkek üzerinden öğretilen ve yürütülen şiddet ve uzlaşma uzağı tutumunun nedeni nedir? Kadınların pasifist duruşunun barış süreçlerine getirisi ne olur?
--7-8 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da DİSA ve Heinrich Böll Stiftung tarafından düzenlenen “Kürt Meselesinin Çözümüne İlişkin Algılar, Aktörler ve Süreç” konferansında sunulan konuşma metnidir--
Bu yazıda barış sürecini yasallaştıran anlaşmalarda sivil toplumun yeri ele alınacaktır. Dünyada 1990 ile 2010 yılları arasında gerçekleşen 102 müzakerenin neredeyse tamamı anlaşmalarla sonuçlanmış, bu anlaşmalar ise çeşitli yasal düzenlemelerle hayata geçmiştir.
(Christine Bell ve Johanna Keenan’ın Human Rights Quarterly 26 (2004) içindeki “Human Rights Nongovernmental Organizations and the Problems of Transition” makalesinin özetidir.)