‘Çözüm süreci’nin travmatik bellekle imtihanı
Bu yazı 17.04.2013 tarihinde Özgür Gündem'de yayınlanmıştır.
Bu yazı 17.04.2013 tarihinde Özgür Gündem'de yayınlanmıştır.
Türkiye’nin de imzacısı olduğu 1325 nolu Birleşmiş Milletler Kararı barışın inşasının müzakereler de dahil her aşamasında kadınların eşit temsil edilmesinin sağlanması gerektiğini belirtir. Çünkü
-Kadınlar nüfusun %50’sini oluşturur. Barış süreçleri toplumun yeniden inşa edildiği ve yeni toplumsal sözleşmelerin ortaya çıktığı dönemlerdir. Bu dönemlerde kurulan yapıların tamamında kadınlar eşit temsil edilmezse kadınlar bu sözleşmeye katkı sunmamış, rıza vermemiş olur.
Türkiye’de 30 yılı aşkın bir süredir devam eden savaşın bilançosuna dair sağlıklı veriler bulmak oldukça zor. Buna rağmen, devlet ve devlet dışı kurumlar tarafından yapılan araştırmalar, savaşın yarattığı toplumsal tahribatın boyutları hakkında bize bir fikir veriyor.
Zorunlu göç/Yerinden edilme/Boşaltılan köy ve mezralar
Kürt hareketinin diğer toplumsal kimliklere kapılarını açarak Türkiyelileşmesi gerektiği konusu çokça -çoğu zaman insafsızca- dile getirildi. Demokratik bir zeminde birlikte yaşamın ancak Kürtlerin eşitlik, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin diğer toplumsal alanlarda verilen mücadelelerle ortaklaşması durumumda mümkün olacağının altı çizildi. Bu eleştirilerin haklılık payları vardı kuşkusuz, fakat sorulması gereken asıl soru şu: Türkler Türkiyelileşmeden Kürtlerin Türkiyelileşmesi ne kadar mümkün?
Yerellik ve Evrensellik arasında Rojava deneyimi
Bülent Küçük & Ceren Özselçuk
Etkin Haber Ajansı / 21 Nisan 2013 / İSTANBUL (Arzu Demir)
Barış İçin Akademisyenler'den Yrd. Dç. Dr. Erdem Yörük, barışın güvencesinin halk hareketleri ve sokak olacağına dikkat çekti, "Batıda iş daha çok sosyalistlere düşüyor" dedi. Yörük, Halkların Demokratik Partisi'nin yerel örgütlenmelerinin hızla hayata geçirilmesinin ve halkla buluşmasının barışın güvencesi olacağını söyledi.