Haberler/News

After the Constitutional Court in Turkey confirmed in July what we always knew, that a petition calling for peace is not a crime, courts across Turkey are now acquitting Academics for Peace of terrorism charges. We stand behind our colleagues and their right to freedom of expression and free academia without persecution. Despite these acquittals hundreds of academics are still banned from working in public institutions and Universities, and the struggle for academic freedom and truth is far from over. Only recently it was announced that Dr.

Ankara Valiliği’nin ‘KHK’liler Büyük Buluşması’nı yasaklamasının ardından siyasi partilerin genel merkezlerinde gerçekleşen toplantının 25 maddelik bildirgesi İHD Genel Merkezi’nde açıklandı. KHK’lerin iptal edilmesi talep edilen bildiride, “Düşünce ve ifade özgürlüğü suç olmaktan çıkarılmalıdır” denildi.

KHK'lilerin Ankara'da gerçekleştirmek istediği 'Büyük Buluşma'ya katılmak için gelenler polis şiddeti ile karşılaştı. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da polis şiddetini önlemek isterken arada kaldı.

"Barış çağrısının yerel, ulusal, bölgesel ve ulus-aşırı düzeylerde duyurulmasında bir nebze katkım olduysa ne iyi. Barış talebinin cezai mesele yapılması ise ne vahim. Barış talebinin suça dönüştürülmesi ne vahim."

2019-2020 akademik yıl açılışı Eğitim Sen ve Dayanışma Akademileri tarafından Ankara’da düzenlenecek bir açılış dersi ile yapılacak. Açılış dersine “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladığı için tutuklu kalan barış imzacısı Füsun Üstel katılacak.

Bir aradayız, buradayız!

We need to consider the lawsuit filed for announcing the results of a research conducted by the Ministry of Health to be an indicator for a more critical problem. The critical problem is the following: Why cannot citizens access studies conducted by institutions?

"Devlet yurttaşlara rağmen bir oluşum değildir tersine devlet yurttaşların sürekli denetimine ve hesap sormasına tabidir çünkü yurttaşlar devleti var ediyor, onun emeğini, ekonomisini, bilimini, sanatını ve özgünlüğünü inşa ediyor. Biz devletin kulu değil yurttaşıyız."

"Hepimiz uçurumun kenarında olduğumuz hissiyle yaşıyoruz. Bugünün gençleri, çatışmalarda ölen gençler, 1990'lı yıllarda siyasilerin yaptığı hataların bedelini ödüyorlar ve bizler bugün yaptıklarımızla sonraki kuşaklara, kendi çocuklarımıza son derece ağır bir yük bırakıyoruz, buna hakkımız yok."