Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde akademisyen Aslı Odman, intihalleri değerlendirdi: Tez ve makale yazma sektörü yüz milyonlarca liralık bir endüstri haline geldi.
Prof. Dr. Ali Kerem Saysel ile Prof. Dr. Gülhan Türkay Hoştürk, üniversitelerin özerkliğini ve atamayı değerlendirdi.
Çin’den alınan Covid-19 aşısı nihayet 13 Ocak’ta uygulanmaya başlandı. Risk grubunda olup olmadıklarına bakılmaksızın bütün devlet erkânı canlı yayında “halkı teşvik etmek için” aşı oldu. Ve sorular katmerlendi: Niçin Çin aşısı? Neden sadece o? Karşılaştırmalı maliyetler ne? Neden sadece 3 milyon doz? Altı ay içinde 60 milyona yakın insanın aşılanması için 120 milyon doz gerektiğine göre, devamı ne zaman? Aşılama nasıl bir takvimle yapılacak? Yol haritası ne? Hepsi meçhul.
Gösterilen tepkiler, Türkiye’deki üniversite sisteminin siyasetin değil, bilimin ışığında yönetilmesi, özgür araştırma ve eğitim alanlarının yeniden açılması açısından önemli.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu’yu Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasına karşı, üniversite öğrencileri ve öğretim üyelerinin protestoları ikinci haftasına giriyor.
Aslı Takanay, “ Yaptığımız çalışmanın özü, kendi anlatıları ve kendi sesleriyle kadınların hikâyelerini, dünde ve bugünde gündelik hayatta neler yaşadıklarını, kendilerini-yaşamlarını yeniden yeniden nasıl kurduklarını aktarabilmek. Kadın hikâyelerinden oluşan bu arşivin birbirimize kulak verebileceğimiz, birbirimizi duyabileceğimiz bir platformda hepimiz için erişilebilir olması ve böylece birbirimizden, birbirimizin deneyimlerinden öğrenmemiz, daha kalabalık hissetmemiz için bir pencere olacağını düşünüyorum.” diyor.
Sosyal medya paylaşımları yüzünden yargılanan ve beraat etmesine rağmen pasaportu bu davası gerekçe gösterilerek reddedilen Hande Gülen hocamızın yarın 14.20’de Çağlayan Adliyesinde 33. ACM’de görülecek duruşmasında yanındayız! #BarışTalebiYargılanamaz #HandeGülenYalnızDeğildir
Bugün #10AralıkDünyaİnsanHaklarıGünü. #TunaAltınel hocamıza pasaportu tam 600 gündür hukuksuz bir şekilde verilmiyor, evrensel seyahat özgürlüğü hakkı ihlal ediliyor.
Salgınla mücadeleyi güvenlik odaklı daracık bir patikaya sıkıştırdık başından beri. Türk Tabipleri Birliğinin diğer sağlık emek meslek örgütleriyle 17 Kasım’da yaptığı açıklamadan sonra dillerini biraz değiştirip kısıtlama deseler de adlı adınca yasak olarak okunması gereken o sokağa çıkma kısıtlamasında önüme çıkan haberler hepimizin yüreğini paramparça ediyor.
Bu dönem, tüm olumsuz tabloya rağmen emeğin sesinin daha duyulur olduğu, duyargaların daha açıldığı bir dönem aynı zamanda. Çünkü çok geniş kesimler, ortak bir kaygıya sahipler.
